DEAŞ ile meşgul edilerek ABD’nin PYD planı gizleniyor
TÜRKİYE bir takım bahanelerle DEAŞ’a destek veriyor diye suçlandı. Ama suçlayanlar da DEAŞ’a karşı ciddi hiçbir mücadele vermediler. Bir diğer ifadeyle ABD ve koalisyon güçleri PKK-PYD’ye hava desteği vererek bu terör örgütünü kara gücü olarak kullandılar. Hedef ise DEAŞ bölgeden uzaklaştırıldıktan sonra bu örgütten boşalan alana PYD’nin yerleşmesini sağlamaktı. Kısacası, DEAŞ etrafından kopartılan tüm gürültüler ABD-İngiltere ortak yapımı Irak’tan sonra Suriye’de de özerk bir Kürt bölgesi oluşturma planın uygulamaya konulmasından ibaretti. Denebilir ki, DEAŞ’ın bir anda ortaya çıkması, Irak ve Suriye’de kısa zamanda geniş bir alana sahip olmasına başta ABD olmak üzere İngiltere ve diğer koalisyon ülkeleri göz yumdular, hatta başlangıçta DEAŞ’a destek bile verdiler. Böylece ortaya kan dökmekten adeta zevk alan bir terör örgütü çıktı ve bu örgüt ülkemize yönelik de eylemlere başladı/başlatıldı. Bu yolla Türkiye DEAŞ ile meşgul edilerek ABD’nin Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi oluşturma projesi gizlenmeye çalışıldı. Aslında, sömürgeci güçler planlarını fazlaca gizlemeye de gerek duymuyorlar. Türkiye, güney sınırlarında yeni bir oluşuma itiraz ediyor ama bir süre sonra oldubitti karşısında sesini çıkarmaz/çıkaramaz diye düşündüler. Çünkü Irak’taki oluşum konusunda da uzun yıllar bu ülkeyi yönetenler karşı çıktılar, böyle bir oluşumun kırmızıçizgimiz olduğunu söylediler ama Irak’ın işgalinin ardından o yapı oluştu ve sonunda Türkiye Irak merkezi yönetimi ile birlikte bu özerk oluşum ile anlaşmalar yapmak zorunda bırakıldı.
Bugün gelinen noktada gitti Obama, geldi Trump ama ABD politikalarında bölgemizle ilgili ciddi bir değişiklik olmadığını/olmayacağını görmek durumundayız. Yine ABD ve İngiltere büyük İsrail’in oluşması için her türlü desteği vermeye hazır ve Suriye’de yeni özerk bir bölge oluşturulması hedefinden vazgeçmiş değiller. Çünkü Irak’tan sonra Suriye’de böyle özerk bir bölge oluşturulması hem büyük İsrail’e giden yol, hem de İsrail’in güvenliği için gerekli görülüyor. Bu noktada bizim bildiğimiz bu planı bu ülkeyi yönetenlerin bilmemesi mümkün değil. Belki de bu yüzden Suriye’de Türkiye araziye inerek, “Benden habersiz Suriye’nin düzenlenmesine izin vermem” demek istedi. Ancak, bu noktada Rusya ile gelişen iyi ilişkilere fazlaca güvenmemek gerekiyor. Çünkü neticede bu iki devlet ABD ve Rusya’nın çıkarları söz konusu olduğunda dayanışma içinde hareket ettiklerini biliyoruz.
Bu noktada Astana’da varılan mutabakatın ardından yeni Suriye ile ilgili bir taslak anayasa metni hazırlandığı ve bu metinde Suriye’de Kürtler için bir özerk bölge öngörüldüğü haberleri yayılıyor. Yayılmanın ötesinde Cumartesi akşamı TRT Haber’de yayınlanan bir programda konuşmacılardan birisi bu hususu bir gerçek olarak dile getirdi. Belli ki Astana toplantısında ABD büyükelçi düzeyinde katılmış bile olsa Suriye’deki müttefiki terör örgütünü koruma ve kollamayı sürdürmekte. Rusya’da buna ses çıkarmamaktadır. Böyle olunca DEAŞ’la mücadelede ABD ve koalisyon güçleri bu örgüte öldürücü bir vurmadılar da bu işi Türkiye’ye havale ettiler bu açıkça görülüyor. Türkiye orada mücadele ederken onlar da kendi planlarının hayata geçirilmesinin adımlarını atmış olabilirler. Bu arada, yeni anayasa taslağında Esad’sızgeçiş döneminden değil, Esad’lı bir geçiş döneminden söz ediliyor. Kürtler için özerklik düşüncesi anayasaya kapalı bir şekilde yerleştiriliyor ama Özgür Suriye Ordusu ve Türkmenler kimsenin gündeminde yok. Bu bakımdan sahada elde edilen alan uluslararası bir oldubitti ile Türkiye’ye de bir takım sözlü garantilerle özerk bölgenin temelini oluşturabilir. Ama tüm bunlar Türkiye’nin yıllardan beri savunduğu PYD’’nin PKK’nın Suriye kolu bir terör örgütü olduğu iddialarının rafa kaldırılması anlamına gelebilir. Kaldı ki, ABD’nin PKK’yı terör örgütleri listesine almış olması da bir oyundan ibaret. Çünkü ABD ve koalisyon ülkeleri bu örgüte dün olduğu gibi bugün de her türle desteği veriyorlar.
Bu arada Trump’ın Suriye’de güvenli bölge ve PYD’siz mücadele gibi bir takım açıklamalarına fazla inanmamak gerekiyor. Obama’nın ardından Trump’ın Suriye’de taktik değişikliği anlamına gelebilecek açıklamalar yapması bölgemize yönelik ABD politikalarında kesinlikle köklü değişim olacağı anlamına gelmez/gelmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.