Kafaları iktidar kanadı karıştırıyor
ŞU referandum bir an evvel sonuçlansa da ülkenin esas gündemine dönebilsek kafa karışıklığı son bulacak. Çünkü iktidar ve CHP muhalefeti toplumu yanlarına çekebilmek için ya korkutmaya ya da bir takım kavramların içini boşaltarak topluma sunmaya çalışıyorlar. Böyle olunca da toplum sandık başına gittiğinde neye niçin oy vereceğini anlayamıyor. Bunun da ötesinde korkan seçmenin bir bölümü bu karmaşa sebebiyle oyunu bir tepki sonucu kullanacaktır. Çünkü öyle şeyler söyleniyor ki, iktidar kanadı özellikle Cumhurbaşkanı ve Başbakan hayırcıları tek bir grupta topluyor ve bunların terör örgütlerinin çizgisinde olduklarını tekrarlıyor, referandumda hayır demenin terörden yana oy kullanmak anlamına geldiği izlenimi oluşturuyor. Bu arada şimdilerde bir de referandumun istikrar getireceği, cumhuriyet için yaşanan tüm tehditlerin tarihe gömecek iddiası gündeme taşınıyor. Sanki bu ülkede 15 yıldır AK Parti tek başına iktidar değilmiş gibi bir hava estiriliyor. Eğer 15 yıllık AK Parti iktidarına rağmen ülkede bir istikrarsız söz konusu ise herhalde bunun sorumlusu muhalefet değildir. Bu arada cumhuriyete yönelik varlığından söz edilen tehditlerde merak konusudur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı cumhuriyete yeni bir tarif getirerek, “Cumhuriyetten kasıt, halkın iradesidir” değerlendirmesi yapıyor.
Görünen o ki, artık bu ülkede demokrasiden sonra cumhuriyet konusunda da ortak bir tarife ihtiyaç var. Çünkü cumhuriyet kavramı oldukça geniş bir muhtevaya sahiptir. Halk iradesinin geçerli olduğu cumhuriyetler olduğu gibi bunun tersinin geçerli olduğu cumhuriyet şekilleri de söz konusudur. Kısacası, günümüzde cumhuriyet her türlü idare şekli için kullanılmaktadır. Böyle olunca cumhuriyetin nitelikleri önem kazanıyor. Böyle olmasaydı anayasamızda cumhuriyetin nitelikleri demokratik, sosyal hukuk devleti olarak tarif edilmezdi. Bu bakımdan anayasa referandumunun getirecekleri belirtilirken cumhuriyet için yaşanan tehditlerden çok cumhuriyetin demokratik ve hukuk devleti niteliklerine yönelik saldırıların son bulacağını söylemek daha doğru olur. Bunun en açık izahı ise siyasete siyaset dışı asker-sivil bürokrasinin müdahalesinin son bulmasıdır. Bunu istemeyenler çok küçük bir azınlıktan ibarettir. Kaldı ki, anayasa değişikliği topluma başından beri hükümet etme şeklinde değişiklik olarak takdim edildi ki, doğrusu da budur. Bu noktada hemen hatırlatmada fayda vardır ki, cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliği ile birlikte zaten bu yönde ciddi bir adım atılmış bulunuyordu. Belki, son anayasa değişikliği ile var olan bu yapının pekiştirileceğini söylemek mümkündür.
Bir başka husus ise iktidar sözcüleri her fırsatta, anayasa değişikliğine evet demenin terörle mücadeleye evet demek, terörün son bulmasını istemek olduğunu söylüyorlar. Böyle olunca da anayasa değişikliğine hayır diyenlerin terörle mücadeleye karşı oldukları gibi bir hava estiriliyor, toplum böyle anlamaya sürükleniyor. Kısacası, hayır diyenlerin terör örgütleri ile aynı safta toplanmaya çalışılıyor. Bu yaklaşımın doğru olmadığına, toplumda kamplaşmaya yol açacağına daha önce de dikkat çekmeye çalıştım. Çünkü iktidar partisi yanlısı bazı kişiler bile referandumda hayır diyebilirler. Ortaya konulacak bir sandık vardır ve insanların verecekleri oylarla iradelerini ortaya koyacaklardır. Böyle olunca da referandumda evet diyenler ile hayır diyenlerin vatanseverliğinin sorgulanması anlamına gelebilecek açıklamalardan kaçınmak gerekir. Eğer bu referandumda hayır demek terör örgütlerinden yana oy kullanmak anlamına gelecekse bu referandumun anlamı yoktur. Kaldı ki, insanların getirilen değişikliğe yükledikleri anlam farklı olabileceği gibi beklentileri de farklı olabilir. Bu anlayış ve beklentiler ışığında insanlar oylarını kullanacaklardır. Böyle olunca iki ay boyunca hayır diyecekleri suçlayacak söylemlerden vazgeçmek gerekiyor. Ayrıca, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un yanlış anlamaları tashihe dönük açıklaması da tatminden uzak bir adımdır. PKK yöneticileri ve FETÖ’nün hayır kampanyası açtıklarını söylemek, her hayır diyen teröristtir demek değildir. Ama ortada bir anayasa değişikliği vardır ve bu değişikliğin terörle mücadelede idarenin elini nasıl güçlendireceği anlatılsa, bunun için oy istense daha doğru olmaz mı? Siyasette istenen sonucun alınması için her yol mubahtır anlayışı benimseniyorsa bu yol sağlıklı değildir. Böylesine bir yaklaşım evet diyecek bazı seçmeni de tepki ile karşı safa itebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.