Artık Kıbrıs defterini kapatmak gerek
Rahmetli Erbakan Hocam Kıbrıs konusunda söylenmesi gereken, “Bizim Kıbrıs diye bir sorunumuz yok” sözünü yıllar önce söylemişti. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın arkasından bir takım çevreler harekete geçmiş, Kuzey ile Güney’in birleşmesi gerektiği tezini savunmaya başlamışlardı. Birleşmeden maksatlarının da Kuzey’in Güney’e teslim olması, eskiden olduğu gibi Kıbrıs Türklerinin Rumların insafına terk edilmesi anlamına geliyordu. Hâlbuki Kıbrıs Türklerinin Rumların insafına terk edilmesi, adada Türklere hayat hakkı tanımamak, kan ve gözyaşı anlamına geliyordu. Böyle olduğu için Kıbrıs Türklerini Rumların zulmünden kurtarmak için Barış Harekâtı bir mecburiyet olarak gerçekleştirilmişti. Yani Türkiye ortada hiçbir sebep yokken Kıbrıs’a çıkarma yapmış değildi. Çıkarma hem bir sorumluluk hem de kan ve gözyaşına son vermek için mecburiyet idi. Netice olarak Kıbrıs’a çıkarma yapılmış, adanın üçte birlik kısmı Rum zulmünden kurtarılmıştı. Bunun içindir ki aradan geçen 40 yılı aşkın bir süredir Kıbrıs’ta Türkler, Rumların saldırılarına hedef olmuyor, kendi bölgelerinde barış içinde yaşıyorlar. Ne var ki, Haçlı ittifakını arkasına alan Rumlar boş durmuyor, birleşmeyi sağlamak için başta AB ve ABD olmak üzere Türkiye üzerinde baskıyı gündeme getiriyorlar. Ne yazık ki, Türkiye’yi yönetenler de bu dış telkinlere kapılarak birleşmenin sağlanması için KKTC’ye baskı yapıyorlar. Tüm bunlara rağmen bugüne kadar tek parça halinde bir Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulamayışının tek sorumlusunun Rum Kesimi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü yüzlerce kez başlayıp yarıda kesilen görüşmelerde Rum Kesimi sadece kendi şartlarının tartışmasız kabul edilmesini istediği için görüşmelerden sonuç alınamadı.
Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılabilmesi için atılan en önemli adım Annan Planı’nın oylanmasıydı. Kıbrıs Rumları Annan Planı’nın referandumunda yaklaşık yüzde 76 oranında hayır derlerken Kıbrıs Türkleri yüzde 65 oy oranı ile evet dediler. Yani, Annan Planı’na Türkiye ve Kıbrıs Türkleri destek verirken Rum Kesimi hayır dedikten sonra artık gerek Türkiye gerek KKTC’ye kimsenin baskı yapma hakkı kalmamıştı. Çünkü BM Genel Sekreteri’nin planı oylanmış bu plana Türkler evet derken Rumlar hayır demişlerdi. Kıbrıs Rumlarının hedefi adada barış sağlamak, birleşmeyi gerçekleştirmek değil, Türkleri teslim almaktan ibaretti. Böylece Yunanistan ile birleşmenin önünü bir bütün olarak açmaktı. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin buna evet demeyecekleri bilindiği ve Rumların da bu hayallerinden vazgeçmeyeceklerini her fırsatta ortaya koydukları halde niçin hâlâ ikide bir iki taraf bir araya gelir/getirilir anlamak mümkün değil. Belki Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB’ye girişinin önünü Türkiye’nin açması ile aslında sorun içinden çıkılmaz hale gelmişti. Ama artık Kıbrıs Türklerinin Rumların keyfine terk edilemeyeceğini iki tarafın ve Türkiye’nin görmesi gerekiyor. Aslında Türkiye Annan Planı gündeme geldiğinde Kıbrıs Türklerinin evet demesi için hamle yapmış ve bu gerçekleşmiş idi. Buna rağmen Rumlar planı reddettiğine göre rahmetli Erbakan Hocamızın yıllar önce söylediği, “Bizim Kıbrıs diye bir sorumuzu yok” yaklaşımını dile getirmek ve bunun için öncelikli olarak KKTC’nin çeşitli ülkeler tarafından tanınmasını sağlamak için harekete geçilmesi gerekiyor.
KKTC’nin Türkiye üzerinde bir yük gibi görülmesine de son verilmesi gerekiyor. Bazı durumlarda kâr hesabı yapılmaz/yapılmamalı. Eğer Kıbrıs Türkleri ille de Rumlarla birleşmek istiyorlarsa o zaman değerlendirme değişebilir. Ancak olay sadece bundan ibaret değildir. Kıbrıs yüzyıllar boyu Osmanlı yönetiminde kalmış, ülkemizin dört cephede savaşmak zorunda kaldığı bir dönemde İngilizler tarafından Rumlara peşkeş çekilmiştir. Hâlbuki Kıbrıs üzerinde İngiltere’den çok Türkiye’nin hakkı vardır ve bu haktan bir takım dış baskılarla vazgeçilemez. Anayasa değişiklik referandumunda hayır diyecekleri hainlikle suçlayanlar tüm geçmişe rağmen hâlâ Rumlarla Türkleri Kıbrıs’ta birlikte yaşamaya zorlamanın ne anlama geldiğini gözden geçirmeleri, Kıbrıs’ta Rumlarla birlikte yaşama defterini bir an evvel kapatmaları gerekiyor. Çünkü bu defter açık kaldığı sürece Rumlar şımarıklıklarını sürdürüyor/sürdüreceklerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.