Çağdaş Haçlı Seferleri
Erbakan Hoca’mın vefatının sene-i devriyesi ve ardından 28 Şubat post-modern darbesinin yıldönümü vesilesiyle yapılan açıklamalar ve değerlendirmelerde söylenmeyen bir şey kalmadı. Çünkü özellikle Erbakan Hoca’mın vefatının sene-i devriyesinin ardından 28 Şubat darbesinin yıldönümünün gündeme gelmesi ortak değerlendirmeleri de çoğalttı. Bu arada bazı yorumcular 28 Şubat post-modern darbesinin 15 Temmuz darbesinin zeminini hazırladığını ileri sürdü. Eğer gerçekten böyle ise 15 Temmuz darbecileri ile uzun süre birlikte yürüyenlerin 28 Şubat post-modern darbesinde payları olduğunu düşünmek abartı olmaz. Şahsen 28 Şubat darbesi ile 15 Temmuz darbe girişimi arasında ileri sürüldüğü gibi bir bağlantı olduğu kanaatinde değilim. Ancak 15 Temmuz darbesinin arkasındakilerin aynı zamanda 28 Şubat darbecilerine de destek verdikleri düşünülürse bu yönüyle bir benzerlik ileri sürülebilir. İki darbe girişiminin bir başka ortak noktası ile Çağdaş Haçlı Seferlerinin günümüzdeki tarafları/yandaşları olmalarıdır.
Olaya özellikle 28 Şubat post-modern darbesi açısından baktığımızda rahmetli Erbakan’ın ömrü boyunca Haçlı zihniyeti ile yürüttüğü mücadele, Siyonizm’in ve küresel sermaye çevrelerinin tekerine çomak sokan söz ve uygulamalarının sebep olduğu görülür. Çünkü Erbakan Hoca; Yeniden Büyük Türkiye, Adil Düzen, İslam Birliği ve Yeni Bir Dünya’nın kurulması için yola çıkmış ve bu uğurda her türlü çileyi göze almıştı. Attığı adımlarda Haçlı ittifakı ile Siyonistleri korkutmaya yetmişti. Ülkemizi küresel güçlerin sömürüsünden kurtarmakla kalmayıp İslam ülkelerinin güç ve imkânlarını birleştirilmesi için attığı adımın ilgi görmesi ister istemez Haçlı ittifakı ile Siyonistlerin korkulu rüyası olmuştu. Bu gelişmeyi engellemek için Haçlı ittifakı ve Siyonistler yerli işbirlikçilerini devreye sokarak Erbakan’ı iktidardan uzaklaştırmak için harekete geçtiler. Bu bakımdan 28 Şubat süreci ile 15 Temmuz darbe girişimini Haçlı Seferlerinin günümüze uyarlanmış hali olarak görmek ve değerlendirmek yanlış olmaz.
Çünkü ister Üçüncü Dünya Savaşı ister Haçlı Seferlerinin günümüzdeki hali olarak değerlendirilsin, İslam dünyasının içinde bulunduğu karmaşa, kan ve gözyaşı dikkate alındığında yüzyıllar öncesinden gelen İslam düşmanlığının adı olan Haçlı seferleri devam ediyor demektir. Olaya Irak ve Suriye açısından baktığımızda bile ABD etrafında olmuş koalisyonda 60’ın üzerinde devlet bulunduğu düşünülecek olursa günümüzde devam eden Haçlı Seferlerinin yüzyıllar önce İslam dünyasını altüst eden seferlerden daha geniş ve kapsamlı olduğu görülür. Günümüzdeki Haçlı Seferlerini geçmişten ayıran tek husus ise Haçlılar perde arkasından saldırıları organize ediyorlar. Bunun için de İslam ülkelerinde birtakım maşalar bulma hususunda da zorluk çekmiyorlar. Erbakan Hoca’mın bu gerçeği görerek İslam Birliği’nin ilk adımı olarak D-8’leri kurmuş olması Haçlıları ve Siyonistleri panikletti. Dikkat edilirse Erbakan Hoca’mın siyasetin dışına itilmesi ile birlikte D-8 oluşumunun etkinliği azaldı. O günden itibaren de Türkiye yönünü AB’ye kesin olarak çevirdi. Ne var ki, AB de Türkiye’yi kabul etmiyor. Hatta, her fırsatta AB aşkının dile getirilmesi bile Haçlıların gönlünü almaya yetmiyor. Özellikle Suriye ve Irak’ta yaşananlar dikkatli bir tahlile tabi tutulduğunda görülür ki, Haçlı ittifakı ve Siyonistlerin Türkiye’ye yönelik planlarının sonu gelmiş değildir. Bölgemizde Üçüncü Dünya Savaşı bir süre daha devam edecek, Müslümanlar kayıp vermeye devam edeceklerdir.
Yüzyıllardan beri Batı dünyası Haçlı ruhunu hiç kaybetmemiş, Endülüs’te yaptıkları gibi Müslümanları yeryüzünden kazımak bu olmaz ise kendilerini tam bağımlı halde tutmak için mücadelelerini sürdürüyorlar. Karşılarına çıkacak İslam Birliği’ni oluşturacak en önemli ülkenin Türkiye olduğunu bilerek her fırsatta ülkemizi belirsizliğin içine sokarak, bundan yararlanarak birtakım anlaşmaları imzalamaya zorluyorlar. Tüm bu gelişmeler Rahmetli Erbakan Hoca’mın 40 yılı aşkın bir süredir anlatmaya çalıştığı bu Haçlı ittifakı ile Siyonizm’in mensupları Erbakan Hoca’yı hedef yapmışlardı. Bu bakımdan 28 Şubat post-modern darbesini doğru değerlendirmek, perdenin arkasındaki çirkin yüzleri görmek gerekiyor. Bu yapılamadığı sürece bugün ve gelecekte muhtemel oyunları doğru okumak mümkün olmaz. Bu bakımdan her musibetten bir ders çıkartılmalıdır. Bu yapılabilirse musibetin zararlı etkileri en aza indirilebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.