El Bab DEAŞ’tan temizlenip TSK destekli ÖSO güçleri Münbiç’e yönelinceye kadar Suriye’deki PYD’yi koruma ve kollama görevini ABD yapıyordu. Medyada Rusya’nın PYD’yi kolladığına dair pek bir haber çıkmıyordu. Ne zaman El Bab, DEAŞ’tan temizlendi PYD işgalindeki Münbiç’e sıra geldi Suriye’de denklem karışmaya, YPG-Rusya birlikteliğine yönelik haberler birden bire medyada sıkça yer almaya başladı. Sanki Suriye’de ABD YPG ile işbirliğini kesmiş, bu örgütü Rusya’ya havale etmiş, daha doğrusu Rusya’nın işbirliğine terk etmiş havası estirilmeye başlandı. Çünkü YPG’nin denetimindeki Münbiç bölgesinde Türk, ABD ve Rus askerleri ile rejim ve ÖSO güçleri arasında güç mücadelesi ortaya çıktı. Bu arada İran’ın da Şii milisleri ile rejim güçleri içinde yer aldıklarını unutmamak gerekiyor. Yakın zamana kadar PKK’nın Suriye kolu YPG’nin ABD tarafından korunup kollandığı, hatta ABD’nin, YPG’yi kara gücü olarak kullandığını gizlemeye de gerek duymadığı biliniyor. Türkiye’nin YPG-ABD birlikteliğine yönelik itirazları, bir terör örgütü ile bir başka terör örgütüne karşı mücadele verilmesinin doğru olmadığı yönündeki açıklamalarına YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmeği cevabı geldi. Geldi de ne oldu? Türkiye’yi iddialarından caydırmak için olsa gerek ABD askerleri YPG’lilerin kullandığı işaretleri elbiselerine takarak poz verdikleri görüntüleri medyaya servis ettiler.

 

Buna ilave olarak bir de Suriye’nin PKK’sı PYD/YPG, Rus askeri ve Esed güçlerinin arkasına sığınarak El Bab’ta konuşlu TSK destekli ÖSO güçlerini havan ve topçularla vurduğu haberleri medyada yer almaya başladı. Bu haberlerin dikkat çeken yönü bu saldırılarda ABD’nin hiç adının geçmemesiydi. Sanki Suriye’de ABD, YPG ile çalışmaktan vazgeçmiş söz konusu işbirliğini Rusya’ya devretmiş görüntüsü ortaya çıkıyordu. Hâlbuki verilmeye çalışan bu görüntü doğru değildi. Çünkü ABD, YPG ile ortak hareketi sürdürüyordu. Böyle olunca akla çeşitli sorular geliyor. Hatırlanacağı gibi ABD ısrarlı bir şekilde Suriye’de YPG’nin elinde bulundurduğu yerlerde kalıcılık sağlamak, hatta YPG’nin kontrolündeki alanı genişletmek için çaba sarfettiği biliniyor. Böyle olmasaydı, El Bab’ı DEAŞ’tan temizleyen TSK destekli ÖSO güçlerinin Münbiç’e ilerlemesinin önü kesilir, adeta bulundukları noktada adım atamaz hale getirilirler miydi?

 

Görünen o ki, Irak’tan sonra Suriye’de de Kürt bölgesi oluşturulması hususunda ABD ve Rusya anlaşmıştır. Bunun yanında elbette Suriye’de ABD ve Rusya anlaştıkları alanlarda üsler oluşturacaklardır. Nihai hedef geçen yüzyılın başlarında İngilizlerin hazırlayıp hayata geçirmek için harekete geçtiği bölgemizde ikinci İsrail anlamına gelebilecek büyük Kürdistan oluşturma planını hayata geçirmektir.

 

Peki, bugünlerde Suriye’deki ABD varlığı ve hedeflerinin unutturulmaya çalışılarak Rusya’nın ön plana çıkartılmasının sebebi nedir? Çeşitli sebepler sıralamak mümkündür ama özellikle Türkiye’nin Rusya ile işbirliği halinde Suriye’de ateşkesin sağlanması hususunda ön plana çıkmış olması ABD ve koalisyon ortaklarını rahatsız etmiştir. Bunun için Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin yeniden bozulması gerekmektedir. Medyaya yansıyan, “Suriye’de Rusya PYD’nin önünde siper” ya da YPG’nin Rus birliklerinin Afrin’de üs kuracağı açıklamasını Rusya yalanmasına rağmen aynı haberin bir gazetemizde, “Ankara ikna olmadı” başlığı altında verilmiş olması da dikkat çekiciydi. Bu noktada başlıklarını aktardığım haberlerden iki gün öncede bir gazetemizde, “YPG Nisan’da ABD ile Rakka’ya” başlığı altında bir haberin yer aldığını hatırlatmakta yarar var. Kısacası, belli çevreler Türkiye’nin ne olursa olsun ABD ve AB’den kopmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun yolu da son zamanlarda birlikte hareket eden Türkiye’nin Rusya’dan yeniden koparılmasından geçiyor. Bu noktada Suriye ABD ve Rusya’nın çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini unutmamak gerekiyor. Bu gerçek bilinerek Türkiye’nin Suriye’de ABD ve koalisyon ortaklarını tek seçenek haline getirmemeye dikkat etmesi gerekiyor.