Bölücülerden hesap sormak!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kastamonu’da yaptığı konuşmada, “16 Nisan bölücülerden hesap sorma günüdür. 16 Nisan’da sandıkta vurulacak her evet mührü 2023 Türkiye’sine giden yola döşenmiş bir taş olacaktır” diyerek anayasa değişikliğinin ülke açısından getireceği yararlara dikkat çekmiş. Özellikle de Kandil’in ve FETÖ’nün hayır kampanyası yürüttüğüne vurgu yaparak halk oylamasında hayır demenin bu terör örgütleri ile birlikte olmak anlamına geldiğini ileri sürüyor. Hayır oyu verecekleri ısrarlı bir şekilde hainlerle ve teröristlerle birlikte olmakla suçlamanın yanlışlığına bu köşede çeşitli defalar dikkat çektim, çekmeye devam edeceğim. Bir defa daha tekrarlamakta yarar vardır ki, 16 Nisan halk oylaması bu ülkenin bölünmesinin istenip istenmediği oylaması değildir. Çünkü bu ülkenin bölünmesini isteyen bir takım dış güçlerin maşaları olsa bile bunların fazla bir taraftarı yoktur. Ayrıca böyle bir yaklaşım baştan abesle iştigaldir. 16 Nisan’da yapılacak olan yönetim şeklinde öngörülen bir değişiklik oylanacaktır. İnsanlar getirilen değişikliğin tümüne evet ya da hayır demek durumundadırlar. Değişikliğin bazı maddelerine hayır diyeceği halde oylamada böyle bir imkân olmadığı, tek alternatife mecbur edildiği için değişikliğin bazı maddelerine evet diyebileceklerde değişikliğe mecburen toptan hayır diyeceklerde bulunabilir.
Bu bakımdan anayasa değişikliği ile ilgili halk oylamasını ülke açısından bir ölüm kalım mücadelesi gibi takdim etmek doğru değildir. Ayrıca 16 Nisan halk oylamasını bölücülerden hesap sorma günü olarak ilan etmekte olayı farklı bir mecraya çevirmek anlamına gelmez mi? Anayasa değişikliği oylamasından hayır çıkarsa bölücülerden hesap sormaktan vaz mı geçilecektir? Zaten yıllardan beri farklı dozlarda da olsa bölücülerden hesap sorulmakta, terör örgütleri ile mücadele sürdürülmektedir. Böyle iken 16 Nisan’ın bölücülerden hesap sorma günü ilan edilmesi şimdiye kadar sanki hesap sorulmamış ya da bazı sebeplerden dolayı yeterince sorulamamış demektir. Böyle olunca 16 Nisan’da anayasa değişikliğine evet denildiğinde terörle ve bölücülükle mücadelede var olan engellerin ortadan kalkacağı söyleniyor demektir ki, var olan bu engellerin topluma izah edilmesi gerekmez mi?
Aslında terörle mücadelede en önemli engel terör örgütlerinin arkasındaki dış desteklerdir. Bu gerçek her geçen gün çok daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Kaldı ki, yöneticilerde sıkça bu gerçeğe ülkemiz güçlendikçe dost bilinen başta ABD olmak üzere AB ülkelerinin telaşa kapıldığını, Türkiye’nin önünü kesmek için ellerinden geleni yaptıklarını, terör örgütlerini kullandıklarını ifade ediyorlar. Bu yöndeki açıklamalara aynen katıldığımız gibi bu gerçeğe çeşitli olayları ve gelişmeleri örnek göstererek bizde köşemizde dikkat çekiyoruz. Yani terörün ve bölücülerin kökünün kazınamayışının temel sebebi iç hukukumuzdan kaynaklanan eksikliklerden çok bölücülere destek veren dış güçlerdir. Bu bakımdan öncelikli olarak bu dış desteklerin kesilmesi gerekiyor. Bunun içinde anayasa değişikliğinden çok yeni bir dünyanın kurulmasına ve Türkiye’nin de kurulan bu yeni dünyada yeni bir konumda yerini alması gerekiyor. Bunun ilk şartı ise ABD ve AB’nin bunca ihanetine rağmen hâlâ onlarla birlikte olmak arzusunun dillendirilmemesi, İslam Birliği’nin çekirdeğini oluşturan D-8‘lerin canlandırılmasıdır. Haçlı ittifakı olarak nitelendirebileceğimiz Batı dünyasının bunca ihanetine rağmen onları ikna etmek için gösterdiğimiz gayretin tamamı olmasa bile yarısı İslam Birliği için gösterilse/gösterilebilseydi sanıyorum dünyanın görünümü çok daha farklı olurdu.
Halkoylamasından iktidarın istediği gibi evet çıksa da, ama iktidar şimdiye kadar uyguladığı dış politikayı aynen sürdürmeye devam edecek olursa bölücülerle mücadelede değişen fazla bir şey olmayacaktır. Kısacası iktidarın halkoylamasının soncundan önce yeni bir dış politika belirlemesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.