Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kuzey Irak’taki hareketlenme, Suriye’den bağımsız değil

Kuzey Irak’taki hareketlenme, Suriye’den bağımsız değil

Irak’ın işgali ile ortaya çıkan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Suriye’nin karışması ile sıkça Irak’tan kopmak için her an referanduma gidebileceklerini dillendirmeye başladı. Aslında bu tür açıklamalar bölgenin dününü bilenler için sürpriz değildi. Bağımsızlık için Kuzey Irak Yönetimi şartların olgunlaşmasını bekliyordu. Çünkü onlara özerk bir bölge oluşturma imkânı sağlayan güçler bağımsızlığa giden yolun açılacağına da söz vermişlerdi. Bu bakımdan Suriye’de ortalık karışınca bir anda YPG/PYD terör örgütünün ortaya çıkması ve Suriye’de kantonlar oluşturmak için harekete geçmesi tesadüf değildi. Bu arada PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu da düşünüldüğünde Irak ve Suriye’deki bu hareketlerin birbirinden habersiz ve bağımsız olduğunu düşünmek yanlış olurdu. Özellikle ABD’nin yeni yönetiminin de Suriye’de Türkiye’ye rağmen PYD/YPG’yi kanatları altına aldığını açıklaması ile birlikte birbirinden bağımsız olmayan Irak Bölgesel Yönetimi de önce Kerkük’ü Erbil’e bağlama hamlesinden ibaret bayrak kararını aldı. Tüm bunların arkasında ABD ve koalisyon ortaklar olduğu düşünülürse, görünen o ki, çeşitli kereler dile getirdiğim yüzyıllık plan gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
 
Olayların biraz geçmişine dönecek olursak aslında Saddam, Kuzey Irak’ta bugünkü gibi otonom bir yönetim oluşturmuştu. Bu bölgenin hem kendi meclisleri vardı hem de merkezi Irak Parlamentosu’nda temsilcileri bulunuyordu. Hatta merkezi yönetimde başkan yardımcısı ve bakanları ile birlikte iç işlerinde serbest, dış ilişkilerde merkezi yönetime bağlı bir yapı oluşturulmuştu. 1978 yılında Türkiye’den çok sayıda gazeteci yapılacak seçimleri izlemek için Irak’a gitmiştik. Seçimlerden birkaç gün önce yabancı gazetecilerden seçimleri nerelerde izlemek istediklerini sordular. Bizler de Türk gazeteciler olarak topluca Kerkük’te izlemek istediğimizi bildirdik. Ne var ki, Türk gazetecilere Kerkük izni çıkmadı, bizlere seçimleri Kürt bölgesi Süleymaniye’de izleyebileceğimizi bildirdiler. Diğer tüm yabancı gazeteciler istedikleri yerlerde seçimleri izleme imkânı buldular. Süleymaniye’ye giderken Kerkük’ü de transit olarak da olsa görebileceğimizi düşünüyorduk ama bu düşüncemiz de boşa çıktı. Çünkü Bağdat havaalanında uçağa bindirildik,  Musul’da uçağın kapısına yaklaştırılan otobüse bindirilerek Süleymaniye’ye götürüldük. Kürt bölgesine geçişte yerli emniyet güçlerinin kontrolünden geçirildik. Hem de yanımızda merkezi yönetimin görevlileri olduğu halde. Burada radyo ve televizyonlar Kürtçe yayın yapıyor, gazeteler Kürtçe çıkıyordu. Seçimlerin ardından Irak Meclisi’nin ilk toplantısını takip etme imkânı bulduk. Kısacası, Saddam Irak’ta bugünküne benzer bir özerk yapı oluşturulmasına ikna edilmişti. İkna edenlerin Saddam’ı önce İran’a saldırtan sonra da Kuveyt’i işgal ettiren, ardından da Irak’ı işgal ederek Saddam’ı öldürenlerdi.
 
Bölgemizde oluşturulmuş olan Kürt probleminin arkasında yukarıda izaha çalıştığımız güçler vardır ve olaylar birbirinden kesinlikle bağımsız değildir. Bu bakımdan bugün Kerkük’e Irak Bölgesel Yönetimi’nin bayrağının çekilmesine, Irak Merkezi Yönetimi’nin aldığı aksi karara rağmen direnilmesinin ardında ABD ve koalisyon ortakları vardır. Böyle olmasaydı, ABD’nin Suriye’de PYD’nin silahlı gücü YPG’ye verdiği anti-tank LAW silahları PKK operasyonlarında ele geçiriliyor olur muydu?
 
Bu arada gerek Irak gerek Suriye’de Haçlıların sadece Kürtleri desteklediği söz gelimi Türkmenlerin kendilerine ait bir bölgeye sahip olma haklarını kabul etmediklerini de görmek gerekiyor. Çünkü nasıl Irak’ta Türk şehri Kerkük Erbil’e bağlanmak isteniyorsa Suriye’de de Türkmenler YPD’ninhakimiyetini kabule zorlanıyorlar. Tüm bu izahların ardından yüzyıllık planın Irak ve Suriye ayağı hayata geçirildikten sonra aynı sorunların Türkiye’nin de yaşayacağını düşünmek ve tedbirlerimizi buna göre almak durumundayız. Bunun için yüzlerce kez söylediğim bir hususu bir kez daha hatırlatmak istiyordum. Birtakım kendi iç meselelerimizi kan davasına dönüştürecek üslup ve yaklaşımları bir kenara bırakmak durumundayız. Birlik olabilirsek Haçlı sürülerini tarihte olduğu gibi bugün de püskürtebiliriz. Ama birbirimize düştüğümüzde zararlı çıkarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi