ABD Esad’ı değil, boş üssü vurdu!..
ABD tarafından Suriye’de Şayrat Üssü’nün vurulduğu haberlerinin ardından yayınlanan ilk yazımda, operasyon öncesi sadece koalisyon ortaklarının değil aynı zamanda Rusya’nın da haberdar edildiğine dikkat çekerek, “Operasyondan Rusya haberdar edilmiş ise bundan Esad’ın haberinin olmaması düşünülebilir mi?” diye sormuştum. Yani, operasyon öncesi Rusya ve dolayısıyla Esad uyarılmış ve üssün boşaltılmış olması ihtimali söz konusuydu. Cuma günü yazıp Cumartesi günü çıkan bu yazımın ardından dünkü gazetelerde, “ABD boş üssü vurdu” veya “O üs devrede” başlığı altında haberler yer alıyordu. Bu başlıkların altında özetle şu bilgilere yer veriliyordu:
“ABD Savunma Bakanlığı Cuma sabahı vurulan Suriye’nin Şayrat Üssü’ndeki tahribatı gösteren uydu görüntülerini yayınlarken, Merkezi İngiltere’de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, 24 saat geçmeden üssün yeniden hizmete girdiğini bildirdi.”
Bir diğer haberin içeriğinde de, “ABD Şayrat Üssü’nü yerle bir etti, ancak saldırı öncesinde üste bulunan faal uçaklar güvenli bölgeye nakledilerek kurtarıldı” deniyordu.
Sanıyorum bu haberler bizim iki gün önceden dile getirdiğimiz ve tamamen tahminimize dayalı tespitimizi doğruluyor. Aslında TRT’de Cuma akşamı yayınlanan bir programda konuşmacı bir öğretim üyesi de ABD operasyonu ile Suriye’ye ağır bir darbe vurulmamış olacağına dikkat çekerek, “Operasyondan Rusya haberdar edilmiş ise bundan Esad’ın haberinin olmamasını düşünmek mümkün değildir” diyerek oynan oyuna dikkat çekiyordu.
Böyle olunca olayın ardından bazı gazetelerin, “ABD ilk defa vurdu” ya da “Suriye’de ABD-Rusya hesaplaşması” başlıkları altında verilen haberlerin gerçeği yansıtmadığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü, operasyonda hedef Esad değil, belki hem dünya kamuoyunun öfkesini dindirmek ve Esad’a ‘Fazla ileri gitme’ anlamına gelecek bir mesaj verilmiş olabilir. Tüm bunları söylerken Suriye’de ABD ve Rusya’nın hesaplarının son bulduğunu söylüyor değilim. Her an her türlü gelişme olabilir. Ancak, Suriye’ye yönelik operasyonun bir ABD-Rusya çatışmasına dönüşeceğini söylemek gerçekçi olmaz. Biliyoruz ki, Suriye’de geçen zaman içinde ABD ve Rusya ister doğrudan ister dolaylı bir şekilde birlikte yürümektedirler. Yani, Suriye konusunda bu iki devlet arasında bir mutabakatın olduğu görülüyor. Böylece iki taraf da Suriye’de kontrol ettikleri alanları genişletmek ve kalıcı hale getirmek istiyorlar. Bununda ötesinde Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde ve ileri safhalardaki birlikteliklerinin içeriğini belirlemiş durumdalar. Böyle bir mutabakata sanıyorum Esad’ın geleceği de dâhil edilmiştir. Netice itibariyle karşılıklı dalaşmalar göstermelik olabilir. Yani bir bakıma sergilenen oyuna gerçeklik görüntüsü verme çabası.
Bu noktada Trump’ın her an her türlü deliliği sergileyebileceği gibi bir görüntü oluşturduğu, buna bakarak yapılan açıklamalardan dünyanın tedirginlik duyduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak, Trump da ABD derin devletinin kontrolünü giderek kabul etmeye başlamıştır. Söz gelimi, Suriye’deki üssün vurulması haberinin medyada, “Pentagon onayları Trump ‘vur’ emri verdi” üst başlığı ile verilmiş olması da bu gerçeği göstermeye yetmez mi? Çin’e yönelik ağır ithamlar ve tehditlerin yerini şimdilerde iyi bir ev sahibi edasıyla Çin Devlet Başkanı Cinping ve beraberindekileri ağırlama merasimleri aldı. Ayrıca Turmp seçim kampanyası sırasında ve sonrasında Çin’e ne kadar sert ise Rusya’ya karşı o nispette yumuşak açıklamalar yapıyor, eskiden olduğu gibi yine dünyayı birlikte sömürebileceklerinin mesajları ulaştırıyordu. Ancak, göreve başlamasının hemen ardından Çin ve Rusya’ya tavrında ciddi bir değişiklik olduğu gözleniyor. Ancak, bu değişikliğin ne kadar gerçekçi olduğu şimdilik belli değil. Tüm bunlara karşılık Trump’ın bir işadamı edasıyla ABD’yi yönetmek istediği, sürekli kazanmayı öncelediğini söylemek yanlış olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.