İnsanlar ve kentler yok ediliyor
Afganistan, Libya, Yemen, Irak ve Suriye’de devam eden çatışmalarda insanlar ve şehirler yok ediliyor. Sanki bir medeniyet yok edilmeye çalışıyor. Yani, Haçlı-Siyonist ittifakı Müslümanlara karşı ruhunda biriktirdiği düşmanlığı kusuyor. Bu yok etme hareketinin hangi kılıf içinde sunulduğu ayrı bir konu. Aslında her fırsatta İslam ülkelerinin parçalanması ve insanlarının yok edilmesi hareketinin nasıl bir ambalajla sunulduğuna ve harekete geçildiğine temas ediyor ve hatırlatıyoruz. Buna rağmen ne yazık ki, Haçlı-Siyonist ittifakı Müslüman ülkelerden birtakım maşalar ve işbirlikçileri bulmakta güçlük çekmiyor.
Bir zamanlar ülkeler, diktatörlerden kurtarmak ve söz konusu toplumlarda hak ve özgürlüklerin hakim kılınması bahanesi ile işgal ediliyor, katlediliyor ve şehirler yok ediliyordu. Şimdilerde yine Müslümanlar ve Müslüman ülkeler saldırıya uğruyor, yine milyonlarca insan katlediliyor, şehirler harabeye çevriliyor. Ama bu defa Müslüman ülkeleri terör örgütlerinden temizlemek adına işgal ediliyor, cinayetler işleniyor, şehirler harabeye çevriliyor.
Netice itibarıyla gerekçenin değişiyor olması sonuçları değiştirmiyor. Gerekçe ne olursa olsun olan Müslümanlara oluyor. Onlar katlediliyor, onların şehirleri başlarına yıkılıyor, onlar ülkelerini terk etmek, başka ülkelere sığınmak zorunda kalıyorlar. Bir kısmı da bir başka ülkeye sığınmak için bindikleri teknelerin batması ile Akdeniz’in sularında hayatlarını kaybediyorlar.
Bu noktada İslam dünyasında faaliyet gösteren terör örgütlerinin ellerindeki silahların genellikle ABD’ye ait olması da İslam dünyasına yönelik Haçlı-Siyonist ittifakının arkasındaki gücün birinci dereceden ABD olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan dün iki gazetede yer alan, “Ortadoğu’da siviller ve kentler yok ediliyor” başlıklı haber ile “Yakalanan silahlarda ABD’yi görüyoruz” başlıklı haber birlikte düşünüldüğünde ülkemiz ve tüm İslam dünyasının nasıl bir tezgâh ve nasıl bir yok etme planı ile karşı karşıya olduğunu görmek gerekiyor.
Elbette İslam dünyasına yönelik Haçlı-Siyonist ittifakının sergilediği oyunu sadece görmek yeterli değildir. Çünkü Müslümanlar gerekçesi ne olursa olsun bir soykırıma uğratılıyor. Söz konusu ittifakın kullandığı silahlar da ağırlıklı olarak ABD’ye ait. Böyle olunca Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasının kendine gelmesi, celladına gönüllü olarak boynu uzatmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Cellatların görevi yakaladıkları boyna idam ipini takmaktır. Bunun kurtuluş yolu ise önce dost ve düşman tespitinde aklımızı kullanmak durumundayız. Kendi aklımızı bir kenara iterek düşmanlarımızın aklına teslim olursak onların bizi yönetmesi ve devre dışı bırakmasını kolaylaştırmış oluruz. Sanıyorum bunun içinde yaklaşık 150 yıldır İslam dünyasına verilen narkozun etkisinden bir an evvel kurtulmak durumundayız. Bunda geç kaldığımız takdirde uğranan zarar büyüyecek, kaybedilen insanlarımızın sayısı iyice artacaktır.
Yapılan durum tespitini doğru kabul etmek tek başına yeterli değildir. Tespit doğrultusunda Haçlı-Siyonist ittifakının anlayacağı karşı hamleye geçmek, bunun için de Müslümanların gerekli birliği oluşturması gerekiyor. İçine yuvarlandığımız bataklıktan çıkmamızı/çıkartılmamızı düşmanlarımızdan beklemek yanlışından kurtulduğumuz gün yeni bir dünya oluşacak ve bu yeni dünyada Müslümanlar belirleyici duruma gelecektir. Aksi halde Haçlı-Siyonist ittifakının borusu ötmeye devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.