Irak Başlık ilk anda ters gelebilir. Yani DEAŞ ile PKK ya da YPG’nin birlikte hareket ettikleri iddiası anlaşılamayabilir. Ancak İslam dünyasında faaliyet gösteren terör örgütlerinin hepsinin arkasında sömürgeci güçlerin, bir başka ifadeyle Haçlı-Siyonist ittifakının olduğu düşünüldüğünde başlıkta bir tersliğin olmadığı görülür. Afganistan’dan Irak, Suriye ve Türkiye’ye uzanan kuşakta faaliyet gösteren terör örgütlerinin aslında vekalet savaşlarını yürütmek üzere sömürgeci güçler tarafından meydana sürülmüş maşalar olduğu biliniyordu. Ancak bu gerçeğin geniş kesimlerce anlaşılması için oyunun perde arkasının aralanması gerekiyordu. Bu ise DEAŞ’ın Irak’tan başlayıp Suriye’ye kadar pek çok yerleşim birimini hiçbir direniş ile karşılaşmadan işgal etmesinin oluşturduğu şok ilk planda bu terör örgütünün yenilmez bir güç gibi görünmesine sebep oldu. Böylece Afganistan, Irak ve Suriye’yi bugünkü belirsizliğin ve karmaşanın içine atanlar unutuldu, bölgemizde yaşananların tüm sorumlusu öncelikli olarak mücadele edilmesi ve kurtulunması gelen belanın DEAŞ olduğu gibi algı oluşturuldu. Elbette, DEAŞ’ın yaptıkları onun büyük belanın adı olduğunu ilk günlerde ortaya koymuştu. Ne var ki, karmaşanın hakim olduğu bir ortamda sakin bir kafayla bu örgüt birdenbire nereden ortaya çıktı, büyükşehirleri nasıl oldu da bir bir işgal ediyor diye sorulmadı. Sorulduğunda bu örgütün de arkasında örgüt aleyhine en çok kampanya yürüten ABD ve koalisyon ortaklarının olduğu görüldü ama, iş işten geçmişti.

Netice itibarıyla ABD ve koalisyon ortakları Irak ve Suriye’yi DEAŞ’tan temizlemek(!) için harekete geçtiklerini ilan ettiklerinde görüldü ki, hedef DEAŞ’ın temizlenmesinden çok PKK/YPG’ye alan açmak. Çünkü DEAŞ elinde tuttuğu özellikle Suriye ayağındaki şehirleri fazla direnmeden PKK/YPG güçlerine terk ediyor. Bu hususta varılan anlaşmanın hakemliğini bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin kurucusu ve hamisi ABD yapıyor. Bu gerçek son zamanlarda, daha doğrusu Suriye’de PKK/YPG’ye alan açma adına yürütülen ancak DEAŞ ile mücadele gibi takdim edilen askeri hareketliliğin gerçek yüzü gizlenemez şekilde ortaya çıktı. Bu hususla ilgili olarak dünkü iki gazetede yer alan haber başlıkları işin perde arkasını göstermeye yetecektir. İlk başlık, “DEAŞ, PKK’nın önünü açıyor”, ikincisi ise “DEAŞ Deyrizor’da PYD’ye alan açıyor” şeklindeydi. Bu iki başlığın altında yer alan şu izahat sanıyorum meseleyi açıklamaya yeter:

“Tel Abyad, Münbiç ve Rakka’nın ardından Deyrizor’da da DEAŞ ve PKK/YPG arasında danışıklı dövüş tiyatrosu oynanıyor. DEAŞ, Deyrizor’da PKK/YPG karşısında çatışmaksızın iki günde yaklaşık 45 kilometre çekildi. ABD destekli PKK, Deyrizor merkezinin 6 kilometre yakınına ulaştı.”

Bu arada bir başka gazetemizde de, “Hizbullah-DEAŞ anlaştı” başlığı dikkat çekiyordu. Kısacası görünen o ki, tüm terör örgütleri ortak hareket sergiliyorlar. Bu bakımdan öncelik planı tam olarak anlamanın yolu gösterilen ile yetinmeyip, gösterilenin perde arkasının görülmesi gerekiyor. Aksi halde sadece gösterilenle yetinmek Haçlı-Siyonist ittifakının planlarına alet olmak, bir adım daha atacak olursak hizmet etmek durumuna düşülür. Ne yazık ki, sadece gösterilenle yetinmek suretiyle İslam dünyası birlikte hareket etmiyor/edemiyor.