Irak'taki Referandum İsrail'in Planıdır ve Engellenmelidir
Yıllardır süren ve çok farklı bileşenleri olan savaşlar sonucu maddi ve manevi boyutuyla tarihi dokusu tahrip edilen Ortadoğu'da, etnik fay hatlarının hareketlenmesini fırsat bilerek, IKBY'nin bir Kürt devleti kurma teşebbüsü olarak Irak'ın kuzeyinde referandum yapma girişimi, kendi toplumuna ve çevresindeki devletlere huzur getirecek siyasi bir hamle olmadığı gibi tam aksine bölgede bir çok fitnenin de ateşini tutuşturacak gelişmelere sebebiyet verecek bir adımdır.
Yapılması planlanan referandum sonrası kurulmak istenen devletin kendi iç bütünlüğünü sağlama noktasında ciddi sıkıntılar yaşayacağı, uzun vadede ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durma şansının olmayacağı, denize sınırının bulunmaması ve etrafını saran tüm devletlerle sorun yaşama ihtimalinin yüksek olacağı düşünüldüğünde, tüm bu ifadelerden sonra kendisine lazım olan meşruiyet zeminine imkan verecek sosyolojik, ekonomik ve siyasi parametrelerden mahrum olduğu gözükmektedir.
Barzani önderliğindeki IKBY'nin meşruiyetten uzak bir zeminde bağımsızlık referandumu gibi çok önemli bir kararı bölge ülkeleri Türkiye, İran ve Merkezi Hükümete rağmen alması ve referandumda ısrarcı olması, akıllara bu ısrarı hangi güç merkezinden alarak yapıyor sorusunu gündeme getiriyor. Bu sorunun cevabı aslında bölgede oynanan oyunların fotografını daha net ortaya çıkarmaya yetecektir. Bu noktada cevap nettir: "25 Eylül'de yapılmasında ısrar edilen referandumun arkasında İsrail vardır. Yapılacak bu referandumla İsrail'e karakolluk yapacak uydu bir devletin kurulmasına yönelik ilk adım atılmak istenmektedir".
Türkiye'nin yanı başında referandum eşiği aşılarak kurulmaya çalışılan Kürt devletinin coğrafi mekanı maalesefki Türkmen nüfusun yaşadığı topraklardır. Bu girişim ile bölgedeki Türkmen nüfusu adeta yok sayılmaktadır, bu tarihin akışına aykırı bir durumdur. Referandumdan sonra Türkmen nüfusunun yoğun olduğu bölgelere, İsrail'de bulunan 200 bin Kürt kökenli yahudinin yerleştirileceği konuşulmaktadır. Tüm bunların bir oldu bittiyle yapılması, Türkiye tarafından kabul edilebilir bir durum değildir.
Irak'ın kuzeyinde yapılması planlanan referandum, ülkemizin ulusal güvenliği açısından çok önemlidir. "Türkiye'nin güvenliği Kerkük'ten başlar ve Kerkük bizim Çanakkalemizdir" hakikatleri dikkate alındığında, 25 Eylül'de yapılması planlanan referandumun ve Kerkük üzerinde oynanan oyunların ülkemiz açısından nasıl bir öneme sahip olduğu gayet açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti emperyalist güçlerin Türkmenlerin siyasi birliğini bozmak için şii ve sunni Türkmen ayrımı üzerinden oynamaya çalıştıkları oyunu bozmaya yönelik çalışmaları yoğunlaştırmalı, soydaşlarımızın Türkmen üst kimliği üzerinde birlik ve beraberliklerini muhafaza etmelerini saylayarak böylece bölgede daha güçlü var olmaları için gerekli adımları atmalıdır.
Netice itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti yapılması planlanan referandumun engellenmesi için elinden gelen tüm imkanları kullanmalıdır. Kerkük'ün üzerinde oynanan oyunların boşa çıkarılması için her türlü tedbiri almalıdır.
Kerkük'ün bir Türk şehri olduğu tarihi bir hakikattir. Bu hakikati değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Kerkük Türk'tür, Türk kalacaktır. Referandum yapılsın veya yapılmasın sonuç ne olursa olsun Necip Türk Milleti bu gerçeğin değişmesine asla izin vermeyecektir.