Katalonlar özekliği de kaybetti, Batı’dan ses yok!..
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, daha doğrusu Barzani’nin tüm dünyanın görünürde karşı çıkmasına rağmen bağımsızlık için referanduma gitmesinin ardından kopartılan tüm gürültü ve karşı harekete rağmen bölgesel yönetimin eskiye göre kaybettiği ne var? diye sormayın, çünkü kaybettiği bir şey yok. Sadece DEAŞ ’ın Irak’ta bazı şehirleri işgal etmesi ile ortaya çıkan otorite boşluğundan yararlanarak ele geçirdiği başta Kerkük olmak üzere bazı yerleşim merkezlerinden hem de hiç çatışmaya falan girmeden eski sınırlara çekildi. Bir başka ifadeyle hiçbir zaman Irak anayasası gereği kendi bölgelerine dâhil olmamış toprakları iade etti.
Peki, böyle olacaktı da, yani son üç yıldır elinde tuttuğu topraklardan çekilecekti de niçin tartışmalı yerleri de içine alan bir referandumda Barzani ısrar etti?
Bu soruya farklı cevaplar verilebilir. Söz gelimi bu durum bir taktik gereğiydi. Yani zaten özerk bölgeye dâhil olmayan yerlerden çekilerek Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne dâhil yerlerin tapu kaydını(!) kendi üzerlerine tescillendirmek istemiş olabilirler. Dikkat edilirse Barzani birlikleri kendi sınırlarına çekilirken merkezi yönetim ile bir takım pazarlıklar da başlamış durumda. Bu pazarlık çerçevesinde merkezi yönetimden bir takım tavizler elde etmeye çalışmaktadır. İlk bakışta son üç yıldır sahip olduğu petrol yatakları ve elde ettiği petrol gelirlerinin önemli bir kısmını kaybetmiş görünüyor ama bu görüntü Irak’ta yaşanan belirsizliğin ve iç karmaşanın bir sonucu elde edilmiş, kendilerine ait olmayan yerlerin iadesinden ibaret. Zaten bu durumunun ilelebet devam etmesi mümkün değildi. Bir oldubitti ile geçici işgal durumunu kalıcı hale getirmek isteyen Barzani şimdilik umduğunu bulamamış görünüyor. Ancak, bu görüntü aldatıcı olabilir. Çünkü Irak’ı işgal ederek bir belirsizliğe sürükleyen ve bu belirsizlik içinde Irak’ı fiili olarak bölen güçler Barzani’ye verdikleri desteği tam olarak çekmiş değillerdir. Bir başka ifade ile Suriye ve Irak’ın daha da bölünmesini hedefleyen plan uygulamadan kalkmış değildir. Çünkü Irak Merkezi Yönetimi Erbil ve Süleymaniye ’ye gitmek gibi bir düşüncelerinin olmadığını açıklamış bulunuyor. Belli ki ortada görünmeyen aslında herkesçe bilinen bazı güçler Irak merkez i yönetimini frenlemiş, belli bir çizgiyi aşmamaları hususunda uyarmışlar. Irak merkezi yönetiminin İspanya hükümetinin attığı adımı atamamış olmasının sebebi bu olabilir. Çünkü İspanya yönetimi Katalonlara bağımsızlık referandumuna gitmemelerini söylemiş bu sözler dinlenmeyerek Kuzey Irak’ta olduğu gibi referandum yapılmış ama çok geçmeden İspanya bağımsızlık referandumunu geçersiz ilan ettiği gibi Katalonya’nın özerkliğini askıya almış bulunuyor. Askıya almak özerkliğin iptali anlamına gelmiyor olabilir ama ikinci adımın da atılabileceğinin sinyalini veriyor.
Bu noktada Katalonların bağımsızlık referandumuna AB ve ABD ses çıkarmazken İspanya’nın özerkliği askıya alması karşısında da sessizliğini koruyor. Benzer karar Irak merkezi yönetimi tarafından alınsaydı Batılıların tepkisi ve tutumu ne olurdu diye sormadan edemiyorum.
Diyebiliriz ki, Batı dünyası Müslüman ülkelerin parçalanarak küçültülmesi yönündeki her türlü harekete destek verirken aynı durum kendi aralarında ortaya çıktığında parçalanmadan yana olmadıklarını net bir şekilde gösteriyorlar. Kısacası, Haçlı ittifakı bütünleşirken İslam dünyasının ufalanmasını teşvik ediyorlar. Bölgemizdeki terör örgütlerine verilen desteğin, silahlandırmanın başka bir anlamı olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.