Sınav sisteminde belirsizlik sürerken!..
Eğitimde, sınav sisteminde tam bir belirsizlik yaşanıyor ama insanımız talimatla belediye başkanlarının istifası ile meşgul ediliyor. Milyonlarca gencimizin geleceğini ilgilendiren ortaöğretime ve yükseköğretime geçiş sınavlarında yapılan değişiklikler bırakın toplumu, öğretmenler ve öğrenciler tarafından bile tam olarak anlaşılabilmiş değil. İlgililer yeni sınav sistemi ile ilgili açıklama yapıyorlar ama getirilen yeni düzenlemeyi tam olarak kendileri bile bilmiyor olacaklar ki topluma parça parça açıklanıyor. Açıklanan yeni sistem üzerinde hemen ertesi gün bir takım tartışmalar ve eleştiriler gündeme geliyor. Bunun sonucu olarak yeni bir çalışma ve düzenleme yapılıyor. Belli ki, sınav sistemindeki değişiklik ayaküstü verilen bir talimatla gündeme gelmiş olması sebebiyle ilgililer gerekli hazırlığı yapabilmiş değiller.
İşin bir başka boyutu ise sınav sisteminde yapılan değişikliğin gerek ortaöğretime gerek yüksek öğretime geçiş sınavlarında sorulacak soruların şeklinde de değişiklik yapılacak. Yapılacak değişiklik sadece sorunun şekli ile de sınırlı değil. İçerikte de değişiklikler söz konusu. Geçmiş yıllarda bazı derslerde sorulan soru sayıları ile yeni sistemde ciddi oranlarda değişiklikler oluyor. Kısacası, hiç olmazsa bir ders yılı boyunca yeni sınav sistemine göre öğrenciler öğretim görseler, yeni sistemde öngörülen sorularla ilgili alışkanlık kazandırılmış olsaydı sanıyorum yeni sistem öğrencileri böylesine tedirgin etmezdi. Ama okullar açılalı 1,5 ay oluyor, ortaokullarda birinci sınavlar başladı ve bitmek üzere. Buna rağmen yeni soru sistemine göre öğrencilerin ellerinde piyasaya çıkmış soru kitapçıkları bulunmuyor. Bunun yanında eski sisteme göre basılmış milyonlarca soru (test) kitapçığı ise bir işe yaramaz hale geldi. Belli ki eski soru sistemine göre hazırlamış kitaplar kâğıt hamuru yapılmak üzere fabrikalara gidecek.
Öğrencilerin içine yuvarlandığı belirsizliğin sebep olacağı olumsuz sonuçlar böylesine önemli ve ortada iken sınav sisteminde yapılacak değişikliğin uygulanması hiç olmazsa önümüzdeki seneden başlatılabilir, öğrencilerin yeni sisteme uyumları için onlara bir sene zaman verilebilirdi. Kısacası, eğitim sisteminde yapılan değişiklikler milyonlarca öğrencimizin geleceğini yakından ilgilendirirken, bu durum bir kenara itilerek ülkenin bazı belediye başkanlarının emirle istifaya zorlanması ile meşgul ediliyor olması dikkat çekicidir. Belediye başkanlarından istifa etmeleri istenirken topluma karşı hiçbir izahatta bulunulmuyor olması ayrı bir husus olarak ortada duruyor. Belediye başkanları ise ‘emre uyduk ayrılıyoruz’ tarzı cümleler kuruyorlar. Kısacası toplum belediye başkanlarının istifası ile meşgul ediliyor ama hiçbir gerekçe açıklanmıyor. Yapılan açıklamalarda istifaların istenmesinin cezai bir boyutu olmadığı ifade ediliyor. Cezai bir boyutu yoksa var olduğu düşünülen boyutun toplum ile paylaşılması gerekmez mi?
Kısacası, ayaküstü alınan kararlarla işleyen düzenler de işlemez hale getirilirken ortaya gereksiz bir konu atılıyor. Herkes de bu atılan konuya takılıp kalıyor. Hâlbuki ülkede bazı belediye başkanlarının istifasından eğitim siteminde yapılan değişiklik çok daha önemlidir.
Sanıyorum Melih Gökçek ’in istifa konuşmasında, “Liderimiz Erdoğan’ın emrine uydum. Emir demiri keser” cümlesi ülkenin ne şekilde yönetildiğini göstermeye yetecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.