Cam filminde yanlış Ekranla değil akranla oynayın demek kolay
Anne babaların büyük çoğunluğu aynı dertten muzdarip. Çocuklarının bilgisayar ya da telefonlara dalıp gitmeleri, bu dünyadan koparak sanal âlemin derinliklerinde kayboluyor olmaları. Şikâyeti haklı buluyorum ama bundan kurtuluşun yolu, “Ekranla değil akranla oyna” demek değildir. Bir başka ifadeyle bu çocukları sanal âlemden kurtarmak için yeterli değil. Bir yandan çocukların eline akıllı telefonları verip, her evde internet aboneliğini yaygınlaştırarak ardından da bu aletler kötüdür, onları elinizden bırakın demek her şeyden önce çocuklarımız için inandırıcı olmuyor. Bereket çocuklarsanal âlemde kaybolup gitmelerini eleştirdiğimizde edeplerinden dönüp, ‘Madem o kadar kötü de bu internete niçin abone oldunuz, bu akıllı telefonlar niçin icat edilip piyasaya sürüldü, siz de alıp bana verdiniz?’ diye sormuyorlar. Böyle bir soruya vereceğimiz inandırıcı bir cevap var mı?
Hemen belirteyim ki bilgisayar ve cep telefonu bağımlılığı çocuklarımız açısından tehlikeli bir noktaya gelmiş bulunuyor. Bırakın çocuklarımızı özellikle cep telefonları artık eski vazifelerini yapar olmaktan çıkmış, kimine göre eğlence kimine göre çocukları meşgul eden bir alet, kimilerine göre de bilgiye ulaşım vasıtası olmuştur. Artık telefonların haberleşme aracı olma vasfı ikinci plana düşmüştür. Buna bir de çağdaş hayatın(!) büyüklerle birlikte çocukları da yalnızlaştırdığı eklenince çocukların sanal âlemde kaybolmalarının anlaşılması kolaylaşır. Mahalle ve mahalleli olma vasfının kaybolması komşuluk ilişkilerini, komşu ziyaretlerini bitirmiştir. Çünkü artık bırakın mahallelilik anlayışını aynı binada oturan insanlar birbirini tanımamakta, birbiri ile komşuluk yapmamakta, yapamamaktadır. Bir başka deyişle mahalle ve mahalleli olma anlayışı giderek sona ermektedir. Bu tespit büyük şehirler için aynen geçerli olmakla birlikte giderek taşrada da bu yönde hızlı bir gidiş vardır. Büyükşehirlerin varoş diye nitelendirilen gecekondu mahallelerinde yakın zamana kadar komşuluk vardı ama şimdi oralarda mahalle olma özelliğini kaybetti, birtakım suçluların mekânı haline geldi. Halbuki, uzun yıllar Ankara ’da oturduğum mahallemde bizler evimizin dış kapsını kilitleme ihtiyacı duymazdık. Komşular birbirleri ile yardımlaşır ve paylaşırlardı. Çocuklarımız ise arkadaşsız kalmazlardı. Mahallenin bütün çocukları birbirini tanıkları gibi anne-babalar da hepsini tanırdı. Ama şimdi kimse kimseyi tanımıyor, tanımayınca da karşılıklı güven kayboluyor. Bu bakımdan çocuklara “Ekranla değil, akranla oynayın” tavsiyesinde bulunulmasını yanlış bulmuyorum ama çocukların tanınan ve bilinen akranları nasıl bulacaklarını da göstermek gerek. Aksi halde teknoloji tüm itirazlara rağmen hepimizi teslim alacaktır. Çoktan teslim olmuşlar zaten kaybedildi.
Bu noktaya gelişte çalışan anne-babaların giderek sayısının artması çocukları da giderek yalnızlığa itmiş durumda. İşten akşam eve yorgun gelen anne ve babalar ne kadar isteseler de çocuklarına gerekli zamanı ayıramıyor, kendilerini dinlemek ya da akşam sofrasını hazırlamak için çocuklarının uzak durmasını tercih ediyorlar. Bunun yolu da bilgisayar ve telefonda sanal âlemde kaybolmaktan geçiyor. Halbuki çocukluğumda gece geç vakitlere kadar arkadaşlarımızla oyna imkânımız vardı. Bu arada akşam misafirlikleri de çocuklara ayrı bir eğlence ve vakit geçirme sebebi olurdu. Dolayısıyla çarkı tersine çeviremeyeceğimize, eskiden olduğu gibi çocuklarımızın sokakta akranları ile oynama imkânını oluşturmayacağımıza göre çağın şartlarına uygun, çocukları sanal âlemden kurtaracak bir düzene ihtiyaç vardır: Hep birlikte buna kafa yorarsak çocuklarımızı sanal âlemden kurtarmak için boğuşmaktan da kurtuluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.