Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Büyük şeytana karşı birlik oluşturmak!

Büyük şeytana karşı birlik oluşturmak!

Her fırsatta Haçlı-Siyonist ittifakının ülkemize ve İslamdünyasına yönelik komplolarından, eylemlerinden söz ediyoruz. Bu tür haberler hemen her gün gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında geniş yer alıyor. Diyebiliriz ki, sadece bugün değil, geçmişten bu yana Büyük Şeytan müttefiklik görüntüsü altında sürekli olarak ülkemizin iç işlerine burnunu sokuyor, hatta darbelerin arkasında yer alıyor. Sadece darbecilere destek olmakla kalmıyor, içimizde oluşturduğu maşalar eliyle ülkemizi adeta teslim olmaya zorluyor. Bütün bunlar kimsenin meçhulü de değil. Özellikle siyasilerimizin bunu bilmiyor olmaları düşünülemez. Ancak özellikle darbelerin arkasında yer alan, darbecilere destek olanların bu darbeler gerçekleştiğinde desteklerinin karşılığını beklemeleri kadar da doğal bir beklenti olamaz. Mesela dünkü bir gazetemizde, “Kumpas davası ABD ’nin darbe itirafı. 15 Temmuz ’u ABD yaptırdı” başlığı atında yer alan haber bile söylediklerimizin tekrarından ibarettir.

Büyük Şeytan’ın ülkemize yönelik eylemleri sadece menfaatine aykırı düşen gelişmeler karşısında harekete geçerek önce darbeye zemin oluşturmak, ardından da darbecileri meydana sürmekten ibaret değil. Bunun dışında bölgemizdeki birtakım farklılıkları körükleyerek ayrılıkçı hareketleri oluşturmak da işin bir başka boyutu. Diyebiliriz ki, Büyük Şeytan hiçbir itirazda bulunmadan ülkemizin ABD çıkarlarına hizmet etmesini bekliyor. Arada bir ‘Yeter artık’ diyerek meydan okuyan yönetimler ve siyasiler çıkacak olursa şeytandan başka hiçbir varlığın aklına gelmeyecek planlar hayata geçiriliyor.

Rıza Sarraf davası da ülkemizi teslim almak için köşeye sıkıştırma hamlesinin son hamlesi olduğu da artık net bir şekilde ortaya çıkmış durumda. Kısacası şeytan şeytanlığını yapıyor, bundan sonra da yapacak. Ancak buna bu ülkenin hiçbir ferdinin imkân vermemesi, yardımcı olmaması gerekir. Bu bakımdan biz öncelikli olarak her gün şeytan taşlamakla meşgul olmak yerine şeytanla işbirliği yapmakta sakınca görmeyen içimizdekilerden hesap sormak durumundayız. Biz bunu yapmadığımız sürece, hesap sorma mevkiinde olanlar da geçmişte Büyük Şeytan’la birtakım uzlaşmalarla belli noktalara gelmişlerse elbette birbirimizle uğraşmaktan kendimizi kurtaramayız.

Sadece dünkü gazetelerimize yansıyan ve büyük yer bulan iki haber bile Büyük Şeytan’la hesaplaşmanın zamanının geldiğini, hatta geçmekte olduğunu gösteriyor. Öncelikli olarak medyaya yansıyan bu haberler gerçeği yansıtmıyorsa o zaman bu türlü haberlerin ne için yapıldığı, gerçeği yansıtıyorsa o zaman da Büyük Şeytan ile bundan sonra olsun ilişkilerimizi dost ve müttefik olarak sürdürmekten vazgeçerek yaptığımız işin şeytanla ortaklık olacağını görmek durumundayız.

Rıza Sarraf’ın mahkemede, “Hapisten çıkmak için itirafçı oldum” açıklaması, ABD komplosunu göstermesi bakımından önemlidir ama bu haberler Rıza Sarraf’ın ABD’ye nasıl gittiği, nasıl götürüldüğü, kimler tarafından teslim edildiği, teslim edilme yoksa kimler tarafından kaçırıldığı sorularını düşünmemiz ve cevabını aramamız gerektiğini hatırlatmalıdır.. Kısacası artık her gün ABD’nin düşmanlıklarını tekrarlamak yerine kesin tavır takınmamız gerekiyor. Bir yandan yaptıklarını sıralayıp ardından da kendimizi gerçek müttefik ilan ederek şeytanın şerrinden kurtulmak imkânsız değilse bile zor görünüyor. Ayrıca her gün ABD’nin yaptıklarını anlatan haber ve yazıların toplum üzerindeki etkisini de giderek yok ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulkadir Özkan Arşivi