Kimsenin bilmediği, ilk defa duyulan bir başlık atmadığımın farkındayım. Attığım başlık malumun bir kez daha ifadesinden ibaret. Çünkü tüm dünya biliyor ki, ABD Suriye’de uzun bir süreden beri PKK/YPG’yi silahlandırıyor, eğitim veriyor kısacası teröristlerden bir ordu oluşturuyor. Bunun yanında ABD’nin işbirliği halinde olduğu tek terör örgütünün PKK/YPG olmadığı DEAŞ ile de içli dışlı olduğu, hatta bu terör örgütüne de silah desteği verdiği, hatta YPG ile DEAŞ’ın arasında bir anlaşma sağlayarak DEAŞ’lı teröristlerin silahları ile birlikte sıkıştıkları yerlerden tahliye edildiğini de biliyoruz. Şimdi olayın yeni bir boyutu medyada haber olmaya başladı. Söz konusu haber bazı gazetelerde, “ABD, DEAŞ ordusu kurdu” bazılarında ise, “ABD, Suriye’de DEAŞ’lıları eğitiyor ” ya da ”ABD Suriye’de yeni ordu kuruyor” başlığı altında yer aldı. Netice itibariyle okuyucuya verilmeye çalışılan mesaj ABD’nin bölgedeki terör örgütlerini düzenli ordu haline getirmeye çalıştığı, Irak ya da Suriye’ye Türkiye gibi bölge ülkelerinden biri müdahale etmek zorunda kalacak olursa buna karşı ABD kendi askerini değil oluşturduğu teröristlerden meydana gelen orduyu çıkarmanın hazırlığı içinde.

Aslında, tüm bu gelişmeler bilinmiyor değildi. Ancak, Suriye’de çatışmaların giderek durmaya başladığı, bir diğer ifadeyle barışın yavaş da olsa yerleşmeye başladığı bir dönemde ABD’nin terör örgütlerinin tümünü birden silahlandırma ve eğitme çabası da gösteriyor ki, ABD’nin derdi bölgemizde barışı sağlamak değil. Çatışmaları devam ettirmek, bölge ülkelerini iyice zayıflatarak İsrail’in elini güçlendirmektir. Trump’ın Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu iddiasını ortaya atmasının böyle bir döneme rast gelmesi de tesadüf olmasa gerek. Yani, Irak ve Suriye’de terör örgütlerinin militanlarını silahlandırıp eğiterek düzenli ordu haline getirmesinin esas sebebinin İslam dünyasında muhtemel bir tepkinin İsrail’e yönelmesi halinde bu terör örgütlerini devreye sokmak akla aykırı gelmiyor.

ABD’nin bölgedeki üslerini ve çıkarlarını korumak için terör örgütlerine ihtiyacı olmadığını söylemek yanlış olmaz. Böyle olunca da özellikle Suriye’de oluşturulan yeni ordu İsrail’e destek ordusu olabilir. Ne gariptir ki terör örgütleri İslam adına mücadele verdiklerini iddia etmelerine rağmen Haçlı-Siyonist ittifakının hizmetinde olduklarını ya fark edememeleri için ya da ettikleri halde basit çıkarlar uğruna onlara hizmet etmekte bir sakınca görmüyor olmaları üzücüdür.

Haçlı-Siyonist ittifakının bölgemiz hakkındaki planları biliniyor olmasına rağmen, her gün bu tür haberleri vermenin kime ne yararı olduğunun iyi tespit edilmesi gerekiyor. Yani, ABD’nin terör örgütleri ile birlikte hareket ettiği, daha doğrusu terör örgütlerini kurup silahlandırıp meydana sürdükten sonra sanki bölgeyi bu terör örgütlerinden temizlemek için mücadele ediyor görüntüsü oluşturmasına kimsenin inanması mümkün olmadığına göre artık atılacak adım bu tür haberleri her gün tekrar etmek yerine buna karşılık alternatif bir hamle geliştirmek olmalıdır. Bunun da ötesinde artık ABD, NATO ve BM gibi ülke ve örgütlerin dünya barışını temin etmek gibi bir niyetinin olmadığı bilinerek karşı adımlar geliştirmek gerekiyor. Bir yandan BM’nin beş ülkeye hizmet ettiği bilinirken, Trump’ın Kudüs hamlesini BM’de çözüme kavuşturmak için harekete geçmek çaresizlin değilse neyin ifadesidir? Denebilir ki, bunları oturduğun yerden söylemen ve yazman kolay, eyleme geçmek o kadar kolay değil. Böyle düşünenlerin bu tür haberleri her gün tekrarlamasının da bir anlamı yok. Kaldı ki, sorumluluk mevkiinde bulunanlar sorunlara çözüm bulmak durumundadırlar. Çözüm ise şikâyet edilen kuruluşlardan çözüm beklemek olmamalıdır.