Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Haçlı ittifakının kararı belli, bizim karar vermemiz lazım

Haçlı ittifakının kararı belli, bizim karar vermemiz lazım

ABD’nin terörist sevici tavrı ister istemez Türkiye’nin sabrını taşırıyor. Bunun sonucu olarak yetkililer sık sık, “ABD kararını versin ya biz, ya teröristler” şeklinde açıklama yapılıyor. Bu açıklamaların ABD’nin tavrını bilmemekle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Yani hâlâ ABD’nin Türkiye ile terör örgütleri arasında kararsız kaldığını düşünenlerin olduğunu söylemek yanlış olur. Aslında, ‘ABD biz ya da terör örgütleri konusunda kararını versin’ derken, terör örgütlerine desteğini çekmesinin istendiğinde şüphe yok. Buna rağmen sanki ABD’nin tavrı ve gerçek niyeti bilinmiyormuş gibi karar vermeye çağrılması giderek anlamını yitiriyor. Çünkü gelinen noktada sadece ABD değil Haçlı ittifakının kararını terör örgütleri ve Siyonistlerden yana verdiğinde hiç tereddüt kalmadı. Böyle olunca artık ikide bir ABD’ye, ‘Ya biz ya da teröristler’ demekten vazgeçelim. Biz hâlâ ABD’yi dost ve müttefik görmeye, onlarla aynı çuvala girmeye evet diyecek miyiz, demeyecek miyiz bunun kararını vermek durumundayız.

Haçlı ittifakının tavrının ne olduğunu açıklamalarını beklemek bize zaman kaybettirmenin ötesinde bir işe yaramaz. Artık İslam dünyası ne yaparsa yapsın gâvurların dostluğunu kazanamayacağını görmek durumundadır. Görmelidir ki, Haçlı-Siyonist ittifakı karşısında güçlü olabilmenin İslam kardeşliğinden geçtiğini hatırlasınlar. Gazetelere bir günde yansıyan haberler bile gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor.

ABD Başkanı Trump’ın büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıma kararını açıklamasının ardından şimdi de HAMS lideri Haniye’yi terör listesine almış olmaları uyuyanları uyandırmaya yetmeyecekse hiçbir şeyin faydası olmayacaktır. Haniye’nin ABD tarafından terör listesine alınması bir yandan İsrail çıkarlarının tüm İslam dünyasına rağmen bu ülke için öncelikli konu olduğunu gösteriyor, öbür yandan da İslam dünyasında terör örgütleri ile sürdürdüğü işbirliğini kamufle etmeye, daha doğrusu Müslümanları aklı sıra kandırmayı hedefliyor.

Aynı gün gazetelere yansıyan birkaç habere daha dikkat çekmek istiyorum. İlk haber, “Belçika Başbakanı: Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde yeri yok” başlığı altında medyaya yansırken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Afrin harekatının işgale dönüşmesinden ve Münbiç’e uzanmasından endişe duyduğuna dair sözleri dikkat çekiciydi. Sanki ABD ile Macron’da Suriye’deki teröristler Afrin’den atıldığında Münbiç’de korumaya almak hususunda görüş birliği içindeler. Macron’un söz konusu açıklaması ile birlikte ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel’in YPG’ye desteklerini sürdüreceklerini belirten sözleri medyaya yansıdı. Votel, desteklerine gerekçe olarak da, “DEAŞ’a karşı Rakka’da onların kanı döküldü, küresel toplum minnettar olmalı” diyor. Kısacası dünyanın YPG terör örgütüne minnettar olması gerektiğini savunuyor. Tüm bu açıklamalar birlikte düşünüldüğünde hâlâ ‘ABD, biz ya da teröristler’ konusunda kararını versin şeklinde açıklamalar yapmak doğru olmaz sanıyorum. ABD’nin kararının ne olduğunu daha açık bir şekilde nasıl açıklaması bekleniyor. Önümüzde diz çöküp özür dilemeleri bekleniyorsa boşuna bir bekleyiş olur. Bu bakımdan artık bizim kararımızı net olarak vermemiz, ne yaparsak yapalım gâvurların dostluğunu kazanmanın mümkün olmadığını görmek durumundayız. Aksi halde atacağımız her adımda dost bildiklerimizin ihanetine uğramaya devam edeceğiz. Çünkü Haçlı-Siyonist ittifakının hedefi bölgemiz haritasını yeniden çizmek, yeni yeni devletçikler oluşturarak sürekli onlara muhtaç halde olmamızı sağlamaktır.

Son bir hususa daha dikkat çekerek yazımı noktalamak istiyorum. O da iki de bir, “Türkiye bu coğrafyada ABD için vazgeçilmez” şeklinde cümleler kurarak toplumu kandırmaktan vazgeçelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi