Gölge etmeyin yeter!..
Görünen o ki ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un üç saati aşkın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu ile uzun görüşmesinin ardından yapılan açıklamayı yazımı yazmadan önce özellikle bekledim. Bekledim ama bana göre ortaya ciddi bir sonuç çıkmadı. Yuvarlak bir takım cümlelerle özellikle ABD Dışişleri Bakanı tarafından geçiştirilmeye çalışıldı. Yani, Türkiye’nin rahatsız olduğu konularda net alınmış ve atılacak adımlar ortaya çıkmadı. Bu tespitlerimizin iki bakanın basın açıklaması ile ilgili. Kapalı kapılar ardında hangi kararların alındığını bilmiyoruz. Ancak kapalı kapılar ardında bir takım sözler verilmiş, özellikle ABD’nin Türkiye’nin istekleri karşısında verilmiş sözler nelerdir? Elbette verilmiş sözler var ise! Diyelim ki Türkiye’nin taleplerine yönelik olumlu adımlar atılacağı kararlaştırılmış ise ABD’nin bu yöndeki verilmiş ise bu sözlere güvenmek mümkün mü? Çünkü ABD’li yetkililer öylesine birbirini tutmayan, çoğunun da gerçeği yansıtmayan açıklamaları karşısında son görüşmelerde verilecek sözlere güvenmek mümkün müdür? Bir başka ifadeyle Dışişleri Bakanı Tillerson’un ziyareti var olan güvensizliği giderici bir sonuç oluşturmuş mudur?
Hemen belirteyim ki, özellikle PKK-YPG konusunda ABD’li asker-sivil yetkililer o kadar çok yalan söylediler ki, bundan sonra söylediklerinin ciddiyetine inanmayı zorlaştırıyor. Mesele bu açıdan bakıldığında, daha dünkü gazetelerde yer alan ABD Savunma Bakanı Mattis’in, “Amerika, PKK ve diğer terör tehditleriyle mücadelesinde Türkiye’nin yanında olmaya devam edeceğiz” sözleri yine medyada, “Yalanını sevsinler Amerika” şeklinde karşılık buldu. Çünkü PKK ve Suriye uzantısı YPG/PYD terör örgütlerini Türkiye’nin başına musallat eden ülkenin ABD olduğunu bilmeyen kalmadığına göre artık söylenen sözlerin inandırıcılığına ihtiyaç vardır. Bu ise bundan sonra olsun söz yerine eylem ile gerçekleşebilir. ABD, Türkiye’nin istekleri doğrultusunda adım atar mı/atabilir mi? Bunu zaman gösterecek. Hemen belirtelim ki, Türkiye’nin terörle mücadelede ABD desteğine ihtiyacı yoktur. Türkiye her durumda terör örgütleri ile başa çıkar. Türkiye’nin sorunu terörle başa çıkamamak değil, bu başa çıkamayışın sebebi ABD’nin tutumudur. Yani, ABD terör örgütlerine desteğini kessin yeter. Kısacası Türkiye kendi göbeğini keser.
Denebilir ki, ABD’nin Türkiye’ye yönelik tavrı iki müttefik ülke arasında olması gerektiği şeklinde değildir. Çünkü ABD, her konuda Türkiye’nin kendilerine teslim olmasını ister bir tavır sergiliyor. Bunun sonucudur ki, Türkiye’nin başına terör örgütlerini bilerek ve bir plan çerçevesinde musallat etmiştir. Maksat, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak ve teslim olmaya zorlamaktır. Türkiye’nin buna uymayacağı anlaşılınca ABD’li yetkililer Türkiye’yi suyolu yapmış durumdalar. Bu ziyaretlerle Türkiye’nin gönlünü almaya çalışıyorlar. Ancak, ziyaretler sonucunda yapılan açıklamalar gösteriyor ki, henüz Türkiye’nin ABD’ye yönelik güvensizliği giderilmiş değil. Yapılan açıklamalardan böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Bunun içindir ki, ABD gerçekten Türkiye ile müttefikliğini sürdürmek istiyorsa yapması gereken ilk iş terör örgütlerine desteğine son vermesi ve verdiği silahları toplamaya başlamasıdır. Bu yapılmadığı sürece bazı terör örgütlerini yeni isimler altında teşkilatlandırarak desteğini sürdürdüğü sürece bu güven yeniden tesis edilmeyecektir, edilmesi de mümkün değildir. Tekrar vurgulamakta yarar var; Türkiye’nin terör örgütleri ile mücadelesinde ABD’nin desteğine ihtiyacı yoktur, ABD terör örgütlerine destek vermesin gerisini Türkiye tek başına halledebilecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.