Sorunların sebebi üzerine yoğunlaşmak gerek
Çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarında yaşanan artış toplumda ciddi tepkilere yol açıyor ve bu işe bir çözüm bulunması isteniyor. Ancak, çözümün ne olacağı hususunda istekler farklılık arz ediyor. Ne zaman çocuğa cinsel istismar gündeme gelirse aynı anda idam cezasının getirilmesi ve saldırganın hadım edilmesi de birlikte tartışılıyor. Cezaların caydırıcı olması gerektiği, cinsel istismar konusunda cezaların ağırlaştırılması hususunda ortak görüş olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak, toplumsal sorunlarımıza çözüm arayışı söz konusu olduğunda sadece cezaların artırılmasını düşünmek, böylece olayların önleneceğini sanmak gerçekçi bir yaklaşım olmaz.
Sorunların temelindeki sebepleri bulmak ve bu sebepleri ortadan kaldıracak tedbirlerin üzerende durulması lazımdır. Çünkü toplumda bir sosyal patlama ya da cinnet hali yaşanır hale gelmiş ise olaya kökten çözüm arayışına yönelmek gerekir. Cezaların artırılması caydırıcı olması açısından önemlidir. Bu konuda emniyet güçlerimizin güçlenmesi bir başka konudur. Özellikle bir takım olaylar yaşanmadan önlenebilmesi, tamamını olmasa da bazı olayları olmadan engelleyebilir. Ancak, toplumsal çözülmenin önlenmesini sadece cezaların artırılması, emniyet tedbirlerinin artırılmasına bağlamak yeterli değildir. Çünkü toplumun her ferdinin peşine bir polis takma imkânı yoktur. Öyle olunca insanımızın yüreğine polisin yerleştirilmesi gerekiyor. Bu ise eğitimden, kendi değer yargılarımızın hayata geçirilmesinden geçiyor. Bir yandan ulaşılması gereken hedef Batı toplumu olarak belirlenmiş ise, bu taklitçiliğin sebep olduğu başkalaşım karşısında toplumumuzdaki dengelerin giderek bozulduğunu görmek lazım.
Bu arada kimyasal kastrasyon yani ilaçla tedavi yolunun cinsel istismarcıları hadim etmek şeklinde takdim etmek gerçekle bağdaşmıyor. Çünkü kimyasal kastrasyon sanıkların cezalandırılması değil tedavi edilmesidir. Uzmanlar bu kimyasal kastrasyonun cinsel duyguları yok etmediğini, geçici olarak azalttığını belirtiyorlar. Eğer bu açıklamalar doğru ise sapıklara kimyasal kastrasyon uygulanması meseleyi çözüme kavuşturmayacaktır. Kısacası, böyle bir yol caydırıcı olmaktan uzaktır.
Kaldı ki, toplumda yaşanan çıldırma hali sadece cinsel suçlardan da ibret değildir. Gazetelere her gün yansıyan birden fazla cinayet haberi toplumun ruh sağlığının ciddi şekilde bozulduğunu gösteriyor. Bu bakımdan adeta toplumsal patlamaya dönüşen bu tür olayların toptan ele alınması, ona göre yeni hukuki düzenlemeler yapılması gerekiyor.
Dünkü gazetelerde yer alan haberlerin başında çocuklara yönelik istismar ve bu soruna çözüm arayışı yer alırken, cinayet haberleri de dikkat çekiyordu.
İşte ilk haber; “Balıkesir’de sevdiği kızı vermeyen ailenin evine iki tüfekle giden saldırgan içeridekilere ateş açtı. Bu sırada Facebook’tan canlı yayın yaptı. Kızın annesi ile iki kardeşini öldüren zanlı olaydan 8,5 saat sonra yakalandı.”
İkinci haber; “Emlakçı çift müşteriyi boğup ormana gömdü. 8 yıl önce kaybolan 55 yaşındaki Mürüvet Yaradılmış’ın satın almak üzere birlikte ev bakımına gittiği Ö.G. tarafından öldürüldüğü ve Foça’da ormanlık alna gömüldüğü ortaya çıktı.”
Üçüncü haber; “Sevgilisiyle bir olup kocasını öldürdü, yakalandı.”
Dördüncü haber; “Tartıştığı genci sokakta vurdu.”
Bu dört haber ister istemez toplumun içine yuvarlandığı cinnet halinin sebepleri üzerinde yoğunlaşmak gerektiğini, Batı’ya benzeme çabalarının bu toplumsal cinnet halindeki payının ne olduğunun araştırılmasında, özelliklede idam cezasının getirilmesinde yarar vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.