Filistin sorunu değil, İsrail sorunu var
Olayların başlangıcındaki oluşan görüntü ve algı ile bir süre sonra oluşan algı çoğu zaman farklılık arz ediyor. Çünkü insanlar genellikle geçmişi ya unutuyor/unutturuluyor ya da olayın aslının yerini zamanla bir takım odakların görünmesini istedikleri yaklaşım alıyor. Bu sebeple Filistin-İsrail olayları gündeme geldiğinde genellikle mesele “Filistin sorunu” olarak takdim ediliyor. Hâlbuki olayların geçmişi doğru olarak hatırlandığında görülür ki, ortada Filistin sorunu diye bir sorun yoktur. Olan İsrail sorunudur. Çünkü Yahudiler Filistin toprakları üzerinde yerleştirilerek İsrail devleti oluşturulmuştur. Bir diğer ifadeyle, İsrail bir işgal devleti olarak Filistin’e yerleşmiş/yerleştirilmiştir. Yerleşmekle de kalmamış her gün Filistinlilere ait topraklara el konulmakta binlerce yıllık topraklarından göçe zorlanmakta, onların yerine dünyanın çeşitli köşelerindeki Yahudiler getirerek yerleştirmek için yeni yerleşim yerleri oluşturulmaktadır. Bu bakımdan Filistin’de yaşananlar Filistinlilerin topraklarına sahip çıkma mücadelesidir. Olayın Filistin sorunu olarak nitelendirilmesi yanlıştır ve bu yanlış özellikle kafalara yerleştirilmektedir. Filistinliler binlerce yıllık vatanlarına sahip çıkma mücadelesi vermekte, bu gerçeğe rağmen Haçlı-Siyonist ittifakı sahip olduğu iletişim vasıtaları aracılığı ile İsrail’i masum, topraklarına sahip çıkan Filistinlileri terörist olarak takdim etmektedir. Ne yazık tır ki, İslam dünyasının dağınıklığı onların bu kampanyasını etkili kılmaktadır.
Bu noktada Irak’ın işgali ve ardından Suriye’de yaşananların ABD’nin hayata geçirmeye çalıştığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin işletilmesinden ibaret olduğunu söylemek yanlış olmaz. Büyük Ortadoğu Projesi’nin İsrail’in güvenliğini pekiştirme projesi olduğu, bölge ülkelerinin küçük parçalara ayrılması için yürütüldüğü düşünüldüğünde aslında bölgemizde tüm çatışmalar ve yaşanan sorunlar Siyonistleri müttefik kabul eden Haçlı ittifakının sebep olduğu olaylardır. Denebilir ki, sadece Filistin topraklarında yaşananları değil, bölgemizde tüm çatışmaları İsrail sorunu olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Olaya bu açıdan bakılmadığı sürece kuklacıların oyanları doğru okunamaz. Sadece meydana sürülmüş olan kuklalarla oyalanmanın ötesine geçilemez. Böyle olunca ister istemez bölgemizin huzura kavuşmasının yolu İslam ülkelerinin ortak bir gelecek planı yapmalarından, bunun içinde birlik oluşturmalarından geçiyor. Bu oluşturulması gereken ortak gelecek planında Haçlı ittifakına mensup ülkelerin bırakın üye olmalarını gözlemci olarak bile yeri olamayacağı gibi, İslam ülkelerinin yöneticilerinin bunlarla işbirliğinden, bölgemizdeki çatışmaların önlenmesini onlardan beklemekten vazgeçmeleri şart.
Haçlı-Siyonist ittifakının hazırlayıp sunduğu ve sunacağı bölgemizle ilgili hiçbir plandan bölgemize hayır gelmedi/gelmeyecektir. Çünkü onların maksadı İslam dünyasının huzur bulması değil, İsrail’in geleceğini garanti altına almaktır. Bir de bölgeye yönelik çıkarlarıdır. Netice itibariyle diyebiliriz ki, Filistin dâhil bölgemizle ilgili tüm olayları ve gelişmeleri Haçlı-Siyonist ittifakının gösterdiği açıdan değerlendirmekten vazgeçerek işin gerçeğini görmenin derdinde olmalıyız. Bu sağlanabildiği takdirde sanıyorum İslam dünyasında bir takım sorumlular cellâdına âşık olma psikolojisinden kurtulabilirler. Bunun için Haçlı-Siyonist ittifakının bölgemizle ilgili planlarını doğru teşhis etmek ilk şart ise ikinci şart da onlara kızarak bir sonuç almamızın mümkün olmadığını fark ederek İslam ülkelerinin bir an evvel ortak gelecek planı yapmasıdır. Bu olmadığı sürece yaptığımız iş şeytan taşlamanın ötesine geçmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.