İttifaka destek yüzde 70 ise yeni ortak niçin aranıyor?
Türkiye’de partiler istisnaları olmakla birlikte genellikle ayrı ayrı seçime girer, sonunda aldıkları oylar oranında Meclis’te temsil edilirlerdi. Eğer tek parti Meclis’te çoğunluğu sağlamış ise mesele yoktu. Kısa sürede hükümet kurulur, bir problem yaşanmazdı. Seçimlerden tek parti iktidarı çıkmaz ise o zaman koalisyonlar gündeme gelirdi. Bir bakıma siyasiler uzlaşmaya millet tarafından zorlanmış olurdu. Aslında siyasi hayatımıza bu uzlaşma kültürü yerleşebilmiş olsaydı tek parti iktidarını sağlamak için yüzde 10 gibi seçim barajına falan gerek kalmazdı. Ne var ki, uzlaşma kültürü sağlanamayınca zaman zaman ülkemizde ciddi sıkıntılar yaşandı. Ancak ülkemizde ortaya çıkan istikrarsızlıkların tek sebebi siyasilerin uzlaşamamaları değildir. Çünkü ülkemizde tek parti iktidarları döneminde de toplumsal sıkıntılar yaşandı. Siyasete, siyaset dış güçler müdahale etme hakkını kendilerinde buldular. Bazı siyasi kadrolar da bu müdahalelere destek verdiler. Olayın dış ayağı üzerinde şimdilik durmak istemiyorum. Ancak her darbe öncesinde birtakım darbecilerin İsrail ve ABD’ye giderek orada bazı çevrelerle irtibat kurduklarını hatırlatmak yeterlidir. Bir bakıma ABD’nin onay merkezi gibi görülmesi ülkemizi sürekli olarak karmaşa ve sıkıntıların içine itti. Bu tür destekler ister istemez birtakım taahhütleri gündeme getirmiştir. Böyle olunca iktidar sahipleri çoğu zaman milletin değerleri ile ters düştüler. Bir başka ifadeyle devlet-millet kaynaşması bir türlü sağlanamadı. Çünkü birtakım uluslararası güçler yönetenlerin milletin isteklerine uymasını değil, toplumun Batı’ya göre değiştirilmesini istiyor ve dayatıyorlardı. Bunun sonucu olarak toplumun büyük bir kesimine sürekli olarak maddi ve manevi baskı uygulandı.
Bu baskı toplumu sonunda direnmeye itti ve yüzde 10 barajı da tek partinin iktidar çıkarmasını engelledi. Böyle olunca aynı çevreler ısrarlı bir şekilde yönetimde istikrarsızlığın ülkeyi sıkıntıya soktuğunu ileri sürdüler, topluma bu yönde baskı yaptılar. Sonuçta yüzde 10 barajına rağmen ülkemizde yönetimde istikrarın tam olarak sağlandığı bir dönemde koalisyonlar dönemine son vermek iddiası ile başkanlık sistemi gündeme geldi ve milletin desteği ile kabul edildi. Ne var ki, başkanlık sistemi tam olarak hayata geçmeden koalisyonlar dönemi ittifak adı altında tekrar gündeme geldi. Hem de tek parti iktidarı döneminde. Başkanlık sistemini gündeme getiren siyasi irade bundan sonrasını, muhtemel koalisyonlar döneminin geri gelmemesi için düşündüklerini söylediler. Yani bir partinin tek başına iktidar olması da bazı çevreleri tatmin etmemiş görünüyor. Netice itibarıyla AK Parti-MHP ittifakı oluştu ve bu ittifak, yeni dönemle ilgili yasal düzenlemeleri hazırlayıp Meclis’e sundu. Yani iki partinin oluşturduğu ittifak ile tüm yasal düzenlemeleri yapmaları mümkün. Hatta, MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, ittifakın yüzde 65-70 desteğe ulaştığını söylüyor. Bu desteği sağlamış olan bir ittifakın neden ittifaka başka partileri de katmaya çalıştığının makul bir izahı olabilir mi? Bu destek söz konusu ise ilk turda başkan seçilmiş olacak. Ardından da Meclis’te büyük bir çoğunluk sağlanacak demektir. Böyle bir dönemde bile başkanlık sistemi taraftarları istedikleri sonucu alamayacakları endişesine kapılmış olabilirler mi? Birtakım troller vasıtasiyle partiler ille de iki cephede birleşmeye niçin zorlanıyor?Özellikle Saadet Partisi’nin de ittifaka katılmasına yönelik yayınlar yapılıyor olmasının ülkede istikrarı sağlamakla bir ilgisi olabilir mi?Bunun da ötesinde yüzde 65-70 desteğin sağlandığı bir ortamda ittifak partilerinin daha neyin peşinde olduklarını insan düşünmeden edemiyor. İster istemez ikili ittifakın ilk turda başkanın seçimini garanti etmediği akla geliyor. Yani ittifakın ulaştığı destek konusunda ileri sürülen rakam bir temenniden ibaret.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.