İktidar, MHP öncülüğünde alınan baskın seçim kararını haklı göstermek için bir takım iddialar ileri sürüyor. Özellikle seçimlerle Türkiye’nin bir takım ağırlıklardan ve engellerden kurtulacağı, neticede yepyeni bir Türkiye oluşacağını ileri sürüyorlar. Bu söylemler karşısında insanın aklına başlığa aldığım, “Şimdiye kadar yepyeni bir Türkiye oluşturmanızı ne engelledi?” sorusu geliyor. Yapmak istediğiniz ne vardı ve hangi karar alınacaktı da Meclis’te engellendi ya da asker-sivil bürokrasi karşı çıktı? Böyle bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir toplantı vesilesiyle dile getirdiği bir hususu bakanlara ve bürokrasiye bu kararı hayata uygulanacak hale getirmek düşüyor.

Bunun çeşitli örneklerinden bir kaçını hatırlatacak olursak, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere belediye başkanlarından istifaları isteniyor, onlar da isteği yerine getiriyorlar. Bazı teşkilatlarda metal yorgunluğu olduğu söyleniyor, galiba ardından da metal yorgunu olduğu düşünülenlere haber gönderiliyor onlar da sessizce görevlerini bırakıyorlar. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş ve Ortaöğretimden Yüksek Eğitim Kurumlarına Geçiş sınavlarının değiştirilmesi gerektiği bir toplantıda dile getiriliyor, hemen ilgili bakanlıklar ve kurumlar harekete geçiyorlar. Kısacası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her isteği yerine getiriliyor, en azından getirilmeye çalışılıyor.

Kısacası, hangi alanda yeni bir düzenleme söz konusu oldu da buna kimler engel oldu? Daha doğrusu bugünkü şartlarda engel olacak bir kurum bulunuyor mu? Varsa bunlar hangileridir? Olağanüstü Hal ilanına ihtiyaç var deniyor, Olağanüstü Hal’in 7. defa uzatılması gerekir deniyor anında tüm bu istekler yerine getiriliyor. Teröre siyasi bir çözüm bulmak gerekir deniyor ve bu yönde adımlar atılıyor. Öcalan’ı ziyaretler başlıyor. Ama bir sonuç alınamıyor. Ardından da meselenin silahla çözüme kavuşturulacağı belirtilerek bu yönde mücadeleye hız veriliyor. Kısacası, iktidar her düşündüğünü hayata geçirme imkânına sahip. Bu bakımdan baskın seçimin ardından şimdiye kadar sahip olmadığı ama seçimlerin ardından elde edeceği nedir? Bu sorunun cevabı millete açıklanmadan söylenenler havada kalmaya mahkûmdur.

Baskın seçim gerekçelendirilirken özellikle bir takım dış tehditlerden bahsediliyor. Suriye’de dost bilinen ülkelerin terör örgütleri ile işbirliği yaptıkları, bunun ülke bütünlüğünü tehdit ettiği belirtiliyor. Bu iddialara biz de katılıyoruz. Ancak, Suriye’de iç çatışmalar başladığında ABD ile aynı çizgide hareket edilmedi mi? ABD’den gelen bir takım bilgilere dayanılarak Esad’ın birkaç ayda iş başından uzaklaştırılacağı ileri sürülmedi mi? Bu iddiaların aksine Suriye giderek kan gölü haline döndü. Nerede ise Suriye boşalma noktasına geldi ve ülke toprakları terör örgütleri arasında paylaşıldı. Yani iktidar ABD’li dostları tarafından aldatıldı. Aldatanlar elbette suçlu ama aldananların sorumluluğu yok mu? Tüm bu gelişmelerde AK Parti iktidarının uyguladığı yanlış politikaların rolü yok mu? Sonuç olarak diyebiliriz ki, eğer Türkiye 15 yıllık AK Parti iktidarında yepyeni bir Türkiye olamamışsa, baskın seçimin ardından bu nasıl sağlanacak. Bizim bilmediğimiz AK Partililerin bildiği bir husus varsa bunu topluma açıklanmalıdır. Çünkü toplumun ve ülkemizin yeni aldanışlara tahammülü yoktur.

Bu bakımdan zamanında yapılacak seçimlere kadar geçecek süre içinde iktidar partisinin ciddi güç ve destek kaybedeceği görüldü bunun için de baskın seçim kararı alındı demek doğru olandır. Hemen belirteyim ki, Meclis’te çoğunluğa sahip partilerin bu tür ataklar yapma hakları vardır. Ancak, iktidarlarını korumak için alınan kararın ülkenin bütünlüğünün korunması olarak takdim edilmesi doğru olmaz.