Güneş Motel tartışmaları sorunları çözmez
CHP’li 15 milletvekilinin partilerinden istifa ederek İYİ Parti’ye geçmeleri özellikle AK Partililer tarafından Güneş Motel olaylarının gündeme getirilmesine vesile oldu. Güneş Motel olayını yaşı 55-60’ın altında olanlar ile siyasi olaylara özel bir ilgisi olup araştırmalar yapmayanların hatırlaması, hatırlasalar bile olayın aslını bilmeleri mümkün değildir. Böyle olunca da Güneş Motel tartışmaları toplumun bir derdine çare aramaktan çok siyasi polemik malzemesi olarak kullanılıyor. Bu arada Güneş Motel olayı ile 15 CHP’li milletvekilinin İYİ Parti’ye geçişi arasında nasıl bir irtibat kurulduğunu da anlamak mümkün değil. Çünkü Güneş Motel olayında bir takım vaatlerle milletvekili transferi söz konusuydu ve sonunda Ecevit CHP’ye geçen milletvekilleri sayesinde hükümeti kurma imkânı bulmuştu. Ecevit, kabinesinde bu transfer yoluyla partisine katılan milletvekillerini bakanlık koltuğuna oturtmuştu. Bir bakıma Güneş Motel olayı al gülüm ver gülüm hadisesi idi. Böyle olunca son 15 milletvekilinin de böyle bir al gülüm ver gülüm olayına alet olduklarını söylemek için iddiaların ispatı gerekmez mi?
Kaldı ki, Cumhuriyet tarihimiz pek çok milletvekillerinin parti değiştirmesine sahne olmuştur. Çoğu zaman bu geçişler transfer olarak da nitelenmiştir. Kısacası, milletvekillerinin parti değiştirmelerini hep Güneş Motel olayı ile izah etmeye kalkarsak geçmişimiz pek aydınlık değildir. İster uzun yıllara ister kısa bir geçmişe sahip olsun tüm partilerde milletvekili geçişleri olmuştur. Aynı durum AK Parti’nin geçmişinde de vardır. Gerçekten milletvekillerinin parti değiştirmeleri çirkin bulunuyorsa sistem değişikliğini de kapsayan bir anayasa değişikliği yapılırken partisinden istifa eden milletvekilinin milletvekilliğinden istifa etmesi gerektiği hükmü anayasada yer verilir bu işte böylece halledilmiş olurdu. Ama yapılmadı, belki de düşünülemedi.
Seçim kampanyasının yaşandığı şu günlerde partiler ülkenin sorunlarına yönelik tekliflerini millete sunsalar ve milletimizin bu teklifleri değerlendirmesine imkân verseler sanıyorum ülke hayrına olacaktır. Bırakın ülke sorunlarına teklif sunmayı oluşturulan kavga ortamında söylenenler arada kaybolup gidiyor. Millete de siyasilerin ölçü tanımayan hakaretlerini şaşkınlıkla izlemek kalıyor. Gerçekler gözden kaçıyor/kaçırılıyor. Söz gelimi yeni düzenleme ile ittifaklar yasal zemine kavuşturuldu. Ama iktidar mensupları ittifakların ille de kendi istedikleri gibi olmasını istiyorlar. Onların isteğine uygun görülmüyor ise hemen ithamlar başlıyor. Kendi ittifakları milli ya da cumhur olarak ilan edilirken kendileri dışında olması muhtemel ittifaklar gayr-i milli, ihanet cephesi gibi değerlendiriliyor. Böyle bir yaklaşımın akılla izahı mümkün olmayacağı gibi demokrasi olarak nitelendirmek de doğru olmaz.
Mademki, bir baskın seçim kararı alınmış, ülkenin buna ihtiyacı olduğu iktidar kanadı tarafından ileri sürülüyor, öyle ise bu seçim kampanyası ülkenin sorunlarına çözüm bulma yarışına dönmeli. Yoksa bağırıp çağırarak, kim daha fazla sesini yükseltiyorsa sanki onlar haklıymış gibi bir hava oluşturulmasının yanlışlığını söylemeye bile gerek yok.
Bir seçime gidilirken hiç olmazsa açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm edilmiş emeklilerin sorunu tartışılsa, çözüm arama yarışına girilse hiç olmazsa bu sorunun çözümü konusunda topluma ümit verilebilir. Bunun ötesinde genelde yükseliş gösteren, zaman zaman zikzaklar çizen dövizin nasıl kontrol altına alınabileceği hususunda görüşü olanlar bunu gündeme getirse geleceğin iktidarına destek verilmiş olmaz mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.