Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

BOP, BİP’in farklı ifadesi

BOP, BİP’in farklı ifadesi

BOP işin gerçeğini gizlemek için ortaya atılmış bir ifade. Yani Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Büyük İsrail Projesi’nin (BİP) kamufle edilmiş hali. Aslında çok fazla da gizlemeye ihtiyaç duymuyorlar ama yine de İslam dünyasının hassasiyetlerini alenen tahrik etmemek için bu yola başvurulmuş durumda. Yıllar önce ortaya ABD tarafından atılmış olan BOP geçen zaman içinde adım adım uygulamaya konulmuş durumda. Bölgemizde terör örgütlerinin birden bire ortaya çıkmış olması ve bunların hepsinin de ABD tarafından silahlandırılması ve eğitilmesi aslında BOP’un diğer adıyla BİP’in ısrarlı bir şekilde hayata geçirildiğini gösteriyor.

Bölgemizdeki terör örgütleri bölgenin istikrarsızlaştırılması, bölge ülkelerinin sürekli olarak terör eylemleri ile meşgul edilmesi, bölgemizde haritanın yeniden çizilmesini kafasına koymuş olan Haçlı-Siyonist ittifakının kullandığı malzemelerden biridir. Bunun yanında bazı bölge ülkelerinin yöneticilerinin bir şekilde kafaya bir başka ifadeyle teslim alınmış olması da Büyük İsrail’e giden yolda hızlı bir şekilde ilerlendiğini gösteriyor. Bu bakımdan ABD Başkanı Trump’ın İran ile yapılmış nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklaması, bölgede nükleer silaha sahip tek ülke İsrail destelenirken başta İran olmak üzere hemen her alanda bölge ülkelerinin köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını görmezden gelmek mümkün olabilir mi?

Trump’ın bununla da yetinmeyerek Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesi ve ardından da büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasını sadece Trump’ın İsrail’e duyduğu sempati ile izah etmek eksik bir değerlendirme olur. Denebilir ki, adı ister BOP ister BİP olsun ABD ve İsrail yıllar öncesinde anlaştıkları bir projeyi adım adım uygulamaktadırlar. Böyle olmasaydı Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden ABD’den İsrail şimdi de 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ni, “İsrail toprağı olarak tanımasını” talep edebilir miydi? Bu gelişmeler yaşandığı günlerde aynı anda PKK’ya 300 milyon dolarlık yardımın ABD Temsilciler Meclisi’nde 2019 mali yılı bütçesinde DEAŞ ile mücadele adı altında ayrılmasını çeşitli şekillerde eleştirmek mümkün ama bir yalan rüzgârı estirildiğini söylemek ve bu hususta Irak ve Suriye’de nerelerde DEAŞ kaldı, hangi topraklar hâlâ DEAŞ’ın elinde diye sormak sanıyorum işin özünü ortaya koymak bakımından yeterlidir.

Bu arada Filistin toprakları üzerinde her gün Yahudiler için yeni yerleşim yerleri açılıyor olması, Batı Şeria’da 3 bin 900 konutluk işgalin İsrail hükümeti tarafından onaylanmış olması da Büyük İsrail Projesi’nin uygulanmasından ibaret olduğunu söylemek yanlış olur mu?

Bu gelişmeler olurken Haçlı-Siyonist ittifakının karşısında ciddi bir direniş olmayışı sanıyorum ABD ve İsrail’i daha da küstahlaştırıyor. Küresel politikaların ağırlıklı olarak Haçlı-Siyonist ittifakının kontrolünde olduğu düşünüldüğünde bu güçlere karşı onların kurallarıyla karşı koymak ne ölçüde mümkün olabilir, düşünmek gerekiyor. Çünkü, ülkemiz tam seçim ortamına girmiş iken döviz kurlarında ortaya çıkan oynaklık iktidar tarafından dış güçlerin bir oyunu olarak nitelendirilirken aynı anda, “Türkiye; serbest piyasa ekonomisini tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla uygulamaktadır. Para politikalarında küresel yönetişim ilkelerine bağlı kalmayı sürdüreceğiz. Küresel yönetişim biçimlerinin de ülkemizi bitirmesine izin vermeyeceğiz” açıklamasını doğrulamak mümkün olabilir mi? Çünkü küresel sermaye kuralları kendisi belirliyor, onların belirlediği kurallar içinde hareket etmek ise peşin olarak sömürülmeyi kabullenmek anlamına gelmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi