Dünkü yazımda da dikkat çekmeye çalıştığım seçimlerin geride kaldığı, artık gerilim siyasetinden vazgeçilmesi gerektiği hususuna bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Bu hususa geçmeden son bir-iki günkü gazetelerde yer alan üç haber başlığını aktarmak istiyorum.

Aktaracağım haber başlıklarının üçünün de iktidar yanlısı iki gazetede yer aldığını özellikle belirtmek istiyorum.

İlk haberin başlık ve spotu şöyle:

“İsrail için BM İnsan hakları Konseyi’nden ayrıldı

ABD’nin ipi Tel Aviv’in elinde”

Bu başlığın altında şu spot yer alıyordu:

“ABD, İsrail’e hukuk uyarısı yapan BM İnsan Hakları Konseyi’nden ayrıldı. ABD’nin BM Temsilcisi Nikki Haley, ‘Bu konsey ismine layık değil’ sözleriyle kuruluşu aşağıladı. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da İsrail’e insan hakları uyarısında bulunan Konsey’i ‘İki yüzlülükle’ suçladı:”

Dünkü iktidar yanlısı bir gazetede yer alan iki başlığın ilki şöyleydi:

“Netanyahu’dan İranlılara ‘TOP’lu mesaj

“Hamaney’i devirin de maç yapalım”

İkinci başlık ise, “ABD ile Rusya Suriye konusunda anlaştı: Esad kalacak İran gidecek.”

Bu başlıklar üzerine söylenebilecek çok şey olmakla birlikte kısacası, “Madem ki Esad kalacaktı bunca yıldır Suriye’de çatışmalar niçin sürdürüldü, milyonlarca Müslümanın kanı niçin akıtıldı?” diye sormak ve bu sorunun cevabını araştırmak yeterli olacaktır.

Bölgemizde oynanan oyunların başta ülkemiz olmak üzere bölgemiz ülkeleri ile ilgili Haçlı-Siyonist ittifakının hedefinin ne olduğunu bu başlıklara bakarak anlamak mümkün. Hemen belirteyim ki, Haçlı-Siyonist ittifakının İslam ve İslam dünyası hakkındaki planlarının ne olduğunu bu başlıkları okumadan da bilmek mümkün olmakla birlikte bizim yatığımız sadece bir hatırlatma. Bu hatırlatmanın arkasından ülkemizde yapılmış seçimi bir yarış olmaktan çıkartarak adeta savaşa dönüştürülmüş olmasının doğru okunması gerekiyor.

Bölgemize yönelik uygulanmakta olan planın üstesinden gelebilmek için kendi aramızda birlik oluşturabilmek için kucaklaşmak gerekirken seçim bitmiş olmasına rağmen kampanya sırasında sergilenen ayrıştırıcı ve kamplaştırıcı yaklaşımın sürdürülmesi insanı rahatsız ediyor. Çevremiz bir ateş çemberi halinde iken bir başka ifadeyle Haçlı-Siyonist ittifakının saldırıları devam ederken içeride yok yere bir takım düşmanlıklar icat ediliyor olması bunu yapanları tarih önünde mahkum edecektir. Dış tehdit insanımızın gözünden kaçırılmak için bu yola başvuruluyor ise yaptıkları işin yanlışlığını biran evvel fark etmeleri gerekiyor. Özellikle de İçişleri Bakanı Soylu’nun sergilediği tavır endişelerimizi artırıyor.