Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yeni dönemde yeni dış politika olacak mı?

Yeni dönemde yeni dış politika olacak mı?

SON Başbakan Yıldırım AA editör masasında soruları cevaplandırırken ekonomik uygulamalarda fazla bir değişiklik olmayacağını, yatırımların eskiden olduğu gibi dış kaynak yoluyla sürdürüleceğini söyleyerek yeni dönemde de ekonomik uygulamalarda eski anlayışın devam edeceğini belirtti. Sürekli dış kaynakla yapılacak yatırımların ülkeyi ne ölçüde güçlendireceği, ne ölçüde zayıflatacağı üzerinde bir başka yazımızda durmayı düşünüyorum. Yeni dönemin bu ilk gününde öncelikli olarak dış politikada eski çizgi aynen sürdürülecek mi, yoksa eski uygulamalardan uğradığımız zarar dikkate alınarak yeni bir tavır belirlenecek mi, üzerinde durmak istiyorum.

Bilindiği gibi 1950’li yıllardan beri dış politikamızın dayanak noktasını ABD ve NATO oluşturuyor. Uzun yıllar bu politikanın özünü Rusya’nın yayılmacılığına karşı ABD korumacılığına sığınmak oluşturuyordu. Böyle olunca Sovyetler Birliği’nin dağılması ve komünizmin iflasının ardından ABD’nin koruyuculuğuna ihtiyaç kalmadığı düşüncesinin ağırlık kazanmaya başlamasına rağmen değişen bir şey olmadı. Hatta, Soğuk Savaş yıllarında NATO’ya karşı alternatif olarak oluşturulduğu Varşova Paktı’nın dağılmasının ardından Türkiye’nin NATO’nun koruyuculuğuna ihtiyacı kalmadığı gerçeğine rağmen dış politikamız eski çizgisinde yürütülmeye devam edildi. ABD ve NATO’nun yanına bir de AB sevdası ve hedefi eklendi. Böylece Türkiye dış politikasında haçlı ittifakının yanında olmayı tercih etti.

Bu tercih Türkiye’ye ne kazandırdı? Bu soruya verilecek cevap yeni dönemde yeni bir dış politikaya duyulan ihtiyacı gösterecektir. Çünkü dünya üzerinde değişen şartlar ve bu değişen şartlarla birlikte yeni dengeler oluşurken Türkiye’nin her şeye rağmen ısrarlı bir şekilde 1950’li yıllara takılıp kalması dost ve müttefik ilan ettiğimiz ABD’nin bırakın Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda hareket etmesini, Türkiye’yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmakta olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Öyle olunca da artık Türkiye’nin yeni bir dış politika uygulaması gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor. Bu gerçeği İsmet İnönü Kıbrıs konusunda ABD’nin sergilediği tavır üzerine, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orda yerini alır” şeklinde ifade etmişti. Ne var ki, söylenen istikamette ne sözün sahibi ne de diğer sağ partiler yeni bir politika oluşturmadılar. Bunun tek istisnası Rahmetli Erbakan Hocamın İslam Birliği ideali ve bu yönde attığı adımlar oldu. Bu adımlar ise bir takım iç ve dış çevreleri rahatsız etti ve Türkiye’nin gündemine birden bire 28 Şubat Süreci olarak adlandırılan siyasete siyaset dışı müdahaleyi gündeme getirdi.

Tüm bu hatırlatmaların arkasından ülkemizde yeni bir sistem ile yeni bir döneme girildiği şu günlerde yeni dönemin uygulamada da yenilik vasfını sürdürebilmesi için ekonomi ve dış politika konusunda bazı yeni adımların gündeme gelmesi gerekiyor. Son Başbakan Yıldırım’ın ifade ettiği gibi ekonomik uygulamalar eskiden olduğu gibi dış kaynaklarla sürdürülecek, dış politikada vazgeçilmez müttefik olarak ABD, ulaşılması gereken hedef olarak AB üyeliği sevdası devam edecekse değişen sadece iç politikadaki bazı uygulamalardan ibaret olacak. Bir başka ifadeyle yenilik lafta kalacak. Sadece Cumhurbaşkanının yetkileri artırılmış, koalisyonlar dönemi bitecek derken koalisyonlar sistemin esasını oluşturmuş olacaktır. O zaman da bugünden itibaren başlayan dönemi yeni diye nitelendirmenin fazla bir anlamı kalmayacaktır. Çünkü ülkemizin sorunu sadece Parlamenter sistem değildi. Bunun da ötesinde Cumhurbaşkanlarının yetkisizliği de değildi. Uygulanmakta olan iç ve dış politikaların yanlışlığı ile siyasilerimizin bir türlü ülke yönetiminde uzlaşma kültürünü öne çıkaramayışlarıydı. Sistemin adını yenileyerek siyasilerimizin bu alışkanlığından vazgeçtikleri ya da geçeceklerini düşünmek gerçekçi olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi