İdam gelirse uyuşturucu tacirleri unutulmasın
Astsubay Serkan Karakaya’nın eşi ve 11 aylık yavrusunun bebek katili teröristler tarafından şehit edilmensin ardından bir kez daha idam cezası gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Meclis kabul eder önüme gelirse tereddüt etmeden imzalarım” diyerek bir bakıma çağrıda bulundu. İdam cezasını getirecek bir yasa Meclis’e gelir mi, gelirse kabul edilerek geçer mi şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz. Çünkü idam cezasının kaldırılmasının bir takım dış dayatmalarla olduğu düşünülecek olursa AB üyeliğini ısrarlı bir şekilde vazgeçilmez hedef olarak ifade eden iktidar söz konusu hedefi gündemden çıkarmak gibi sonuçları olabilecek bir yasa konusunda nasıl bir tavır sergiler kestirmek kolay değil. Bu bakımdan yazımın başlığını “İdam gelirse uyuşturucu tacirleri unutulmamalı” şeklinde belirledim.
Ufak çocuklara yönelik bir takım sapıklıklar ve cinayetler sebebiyle idam cezası sıkça ülke gündemine geliyor. Ancak, bir süre konuşulup medyada idam cezasının getirilmesi gündemde kaldıktan sonra unutulmaya terk ediliyor. Bu defa Cumhurbaşkanı da idam cezasının getirilmesi yönünde tavır belirlediği için Ekim ayında teklifin Meclis gündemine gelmesini bekleyebiliriz. Böyle olunca olayın sadece küçüklere yönelik bir takım sapıklıklar ve cinayetlerle sınırlı tutulmaması ülkemiz için giderek büyük bir felaket haline gelen uyuşturucu belasının tacirleri ve üreticileri de bu kapsam içine alınmalıdır. Çünkü medyaya yansıyan haberler de gösteriyor ki, giderek ürkütücü bir boyuta ulaşmış bulunuyor. İlk ve ortaöğretim kurumlarının önlerinde uyuşturucu satıcıları cirit atıyor. Bu bakımdan uyuşturucu kullanımında yaş giderek düşüyor. Bu ise gençliğimizin zehirlenmesi, hayattan kopartılması anlamına geliyor. Bir başka ifadeyle toplumumuz uyuşturucu yoluyla çürütülüyor.
Uyuşturucu belasının hangi boyutlara ulaştığını göstermek bakımında medyaya yansıyan bir haberi özetle aktarmak yeterli olacaktır. Aktaracağım haber özetle şöyle:
“Sadece bu yılın ilk 7 ayında 45 ton esrar, 10 ton eroin ve 13 milyon hap yakalandı.”
Bu rakamlar karşısında tedirgin olmamak, korkuya kapılmamak mümkün değil. Özellikle 45 ton esrar ve 10 ton eroin bir toplumu zehirleyecek boyuttadır. Belli ki uyuşturucu üretici ve tacirlerini yasalarımızda var olan cezalar korkutmuyor, bu işi yapmaktan vazgeçirmeye yetmiyor. Kısacası, cezalar caydırıcı olmuyor. O zaman gençlerimizi zehirleyenler, kaldırımlarda ölüme atılan yavrularımızın sorumlusu uyuşturucu üretici ve pazarlayıcıları da ölümün soğuk nefesini enselerinde hissetmelidirler.
Uyuşturucu satıcılarına ve üreticilerine yönelik operasyonların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32 artarak 83 bin 160’a ulaşmış. Bu operasyonlarda 117 bin 267 şüpheli gözaltına alınmış, 13 bin 773’ü tutuklanmış. Yani ülke olarak uyuşturucu ile mücadelede önemli mesafeler alınmış durumda. Ancak, rakamlarda gösteriyor ki sergilenen mücadele uyuşturucu tacirlerini yıldırmaya yetmiyor. Yakalanan uyuşturucu miktarı tonlarla ifade edilmesine rağmen uyuşturucu tacirlerini mallarını yakalatmak yıldırmıyor. O zaman kendilerine yönelik cezaların artırılması belki caydırıcı olabilir. Bunun için sokak satıcılarından çok bu işin patronlarına yönelik cezaların mutlaka artırılması, hatta idamın gündeme gelmesi şart görülüyor.
İdam cezasının bir yanlış kararla verilmesi halinde dönüşünün olmadığını biliyorum. Bu bakımdan hazırlanacak yasa hangi alana yönelik olursa olsun ince elenip sık dokunarak hazırlanmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.