Madem Esad kalacaktı da bunca savaş niçin?
Suriye’de yaşanan olaylara bakıldığında ABD ve Rusya’nın anlaşmalı olarak hareket ettiklerini görüyoruz. Özellikle Türkiye ile Rusya arasındaki İdlib mutabakatının ardından nasıl bir durum ortaya çıktığına baktığımızda insan ister istemez mademki ABD ve Rusya Esad’ın başından iş başında kalmasından yanaydı bunca yıl bunca kan niçin aktı/akıtıldı? Hedef mümkün olduğunca çok Müslüman kanının akıtılması mıydı? Bundan başka hedef var mıydı? sorusu akla geliyor. Çünkü Suriye’de iç çatışmalar gündeme geldiğinde ısrarlı bir şekilde halkına zulmeden Esad’ın iş başından uzaklaştırılacağı, Suriye halkının özgürlüğüne kavuşacağı ilan edildi, bu propaganda ile insanların beyni yıkandı. Ne var ki aradan geçen bunca zamana ve milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk etmek zorunda kaldığı, milyonlarcasının da bu çatışmalarda hayatını kaybettiği, buna rağmen Esad’ın koltuğunu koruduğu düşünüldüğünde görülüyor ki, Suriye’de etkili güçler, yani ABD ve koalisyon ortakları ile Rusya işin başından itibaren Esadsız bir Suriye düşünmemişler. Başlangıçta gerçekten Esadsız bir Suriye düşünmüş olsalardı şimdiye kadar Esad çoktan koltuğundan kaldırılırdı. Görünen o ki, ABD ve Rusya kontrol ettikleri alanların büyütülmesi karşılığında anlaşmaya varmışlar. Bu arada ABD’nin ayrıca Suriye’yi parçalamak konusundaki hedefi de Esad tarafından kabullenilmiş. Dikkat edilirse Suriye’de pek çok taraf çatışırken ABD ve Rusya hiç karşı karşıya gelmiyor. Arada kalan Suriye halkının canı çıkıyor. Bunun yanında Türkiye ile Rusya arasında varılan İdlib mutabakatının hemen ardından ABD söz konusu terör örgütüne 250 TIR dolusu yeni silah gönderdiği haberleri geliyor. Ayrıca medyaya yansıyan fotoğraflara bakıldığında verilen silahların kullanılması hususunda terör örgütü militanlarına ABD askeri eğitim veriyor.
Bu arada Türkiye ile Rusya’nın İdlib mutabakatı günlerdir allanıp pullanıyor. Büyük bir başarıya imza atıldığı belirtiliyor. Meseleye İdlib’e yönelik saldırıların en azından şimdilik engellenmiş olması açısından bakıldığında Türkiye bu anlaşmadan başarılı çıkmıştır. Çünkü ülkemize yönelik yeni bir göç dalgası önlenmiştir. Ancak, Suriye’nin geleceğine yönelik beklentiler konusunda hiçbir değişiklik olmamıştır. Yani, yine Esad koltuğunda oturacak, Suriye’de ABD ve Rusya’ya ait var olan nüfuz alanları katlanarak büyüyecek, bunun da ötesinde Türkiye’nin istemediği terör örgütleri ortada cirit atacaklardır. Bir bakıma bu terör örgütlerine verilen bağımsızlık sözünün hayata geçirilmesi yönündeki mücadele devam edecektir. Çünkü PKK/YPG terör örgütü ile ABD’nin birlikteliği devam ediyor. ABD, Suriye’de tercihini Türkiye değil terör örgütlerinden yana kullanıyor. Bunun için de Türkiye’ye istediklerini kabul ettirmek için başta ekonomik olmak üzere çeşitli baskı yollarına başvuruyor.
Netice itibariyle ABD ve Rusya’nın Suriye’ye yönelik planları uzun vadeli çıkarlarını esas alıyor. Meseleye ABD açısından bakıldığında bölge ülkelerini parçalamayı hedef alan Büyük Ortadoğu Projesi’nden vazgeçilmiş değil. Her ne kadar bu projenin Türkiye’ye yönelik olmadığına bazı yöneticiler inandırılmış olsa da bölgemizde ufalanmak istenen ülkeler arasında ülkemiz de vardır. Bu hem ABD’nin bölgeye yönelik ekonomik çıkarlarına hizmet ediyor hem de Büyük İsrail hedefine giden yolun açılmasına dönük. Rusya ise bu planda gelişmeleri kenardan izlemek istemiyor. O da yıllar önceden Suriye’de sağladığı konumunu ve nüfuz alanını genişleterek sürdürmek istiyor. Netice olarak diyebiliriz ki, Rusya-ABD arasında anlaşma devam ederken şartlara göre geçici yeni ittifaklar oluşturuluyor. Bu bakımdan İdlip mutabakatının olduğundan fazla abartılmaması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.