Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

BM’yi adaletin sözcüsü yapmak mümkün mü?

BM’yi adaletin sözcüsü yapmak mümkün mü?

Birleşmiş Milletler’e yönelik eleştirilerin dozu giderek artıyor, ancak eleştiri konularını ortadan kaldıracak bir adım atılmıyor/atılamıyor. Çünkü BM’nin yapısını adaletsiz kılan, bu örgütü zalimlerin himayecisi haline getiren husus 5 ülkeye özel bir statü verilmiş olmasından kaynaklanıyor. Yani bu haliyle BM’nin ne insanlığın ne de adaletin sözcüsü olması mümkün değil. Ancak, kesin olan husus, BM’nin bu yapısı ile zulmün koruyucusu olduğudur. Netice itibariyle dünyanın sorunlarının başında BM ve bozuk yapısı geliyor. Bu yapı devam ettiği sürece hakkı esas alan yeni bir dünyanın kurulması mümkün değil. Böyle olunca da yeni bir dünyadan ne anladığımızı, BM’nin bu bozuk yapısının yerine nasıl bir yapı oluşturacağımızın adının konulması, tartışmalarında buna göre yapılması gerekiyor. Çünkü alternatif ortaya koymadan ve konulan bu alternatifin içi doldurulmadan zalimlerin dediği olmaya devam edecektir.

BM’e yönelik eleştirilerin büyük bir bölümü haklı olmasına, bunun sonucu olarak bu yapının değiştirilmesi gerektiği ve zalimler ve bu yapıdan yararlananlar hariç genellikle görüş birliği oluştuğuna göre artık BM’nin bu yapısını tartışmak zalimleri ve beşli çeteyi fazlaca ilgilendirmiyor. İlgilendiriyor ve bundan alınıyor olsalar önce onlar harekete geçerlerdi. Ne yazık ki böyle bir husus söz konusu değil. Böyle olunca da bugünkü hali ile BM’nin adaletin sözcüsü olması mümkün görünmüyor. Bu arada adaleti esas olan bir örgüt hayata geçirilmeden, en azından bunun için yola çıkılmadan değişen bir şey olmayacaktır. Böyle olunca da bu zulmü esas alan dünyanın değişmesi, yani hakkı esas alan yeni bir dünyanın kurulması söz konusu olmayacaktır. Unutmamak gerekir ki, dünya üzerinde iktidar sahipleri iktidarlarından kendi istekleri ile vazgeçemezler. Onları zorlayan bir güç olması gerekir. Meseleye BM ve dünya bazında baktığımızda BM varlığını korumaya devam etse bile yeni bir yapının oluşturulması için harekete geçmek gerekiyor.

Bu yapının önce adının konulması ve ısrarlı bir şekilde savunulması, böylece ülkeler arasında anlaşılmasının sağlanması gerekiyor. Yeni bir dünyanın kuruluşunun İslam Birliği’nden geçtiğini rahmetli Erbakan Hocam söyleyerek ilan etti. Elbette İslam Birliği’nin bir çırpıda oluşacağını söylüyor değildi. Bunun için ilk adım olarak D-8’ler kuruldu. İkinci adım D-60 olarak belirlenmiş, ardından üçüncü adım olarak tüm ülkeleri kapsayan bir birlik düşünülmüştü. Yani, Erbakan Hocam BM’nin bozuk yapısına yönelik eleştirilerini lafta bırakmamış, alternatif bir çözüm sunmuş, bunun içinde ilk adımı atmıştı. Bunun içindir ki, beşli çete, ya da zalimleri destekleyen, çıkara dayalı ittifakın sahipleri Erbakan Hoca’dan rahatsız olmuşlar içeride ve dışarıda bir takım maşaları harekete geçirmişlerdi. Unutmamak gerekir ki, maddeyi esas alan anlayışın hâkim olduğu dünyada mevcut bozuk düzeni değiştirmek bedel ödemeyi göze alman mümkün değildir. Yani zalimler bir sabah kalktıklarında, “Biz şimdiye kadar yanlış yapmışız, bundan sonra buna son vereceğiz” demezler. Demelerini beklemenin de anlamı yoktur.

Zalimlerin yeni bir dünyanın kurulmasına zorlanması, mecbur bırakılmaları gerekiyor. Bunun yolu da adına ister İslam Birliği ister başka bir şey deyin ortaya güçlü bir örgütün konulmasından geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi