Haçlı ittifakından dost olmayacağı ne zaman anlaşılacak?
Son sözü Haçlıların söylediği bir dünyada adaletin ve barışın tesis edilemeyeceğinin anlaşılması için daha nelerle karşılaşmamız gerektiğini birileri açıklamalı. Yüzlerce kez görüldü ki, Batı medeniyeti denen anlayışın temelini çıkar oluşturuyor. Onlar güçlü olmayı hak sebebi sayıyorlar. Böyle olunca güçlü olmak onlar için dünyayı sömürmeyi hak sebebi sayıyorlar. ABD’nin ateşlediği ekonomik terör söz konusu olmasaydı bile Haçlılarla birlikte yürümenin onların verdiği kararlara boyun eğmekle mümkün olduğunu çoktan görmemiz gerekiyordu. Nedense bilmediğimiz bir güç ya da anlayış sebebiyle gördüğümüz bunca haksızlığa rağmen hala sorunlarımızın çözümünü Haçlı ittifakından bekliyoruz. Yaşadığımız sorunların kaynağını Haçlılar oluşturuyor. İslam dünyasına yönelik her türlü saldırı, doğrudan ya da dolaylı olarak buradan gelmiyor mu? Bunu şimdiye kadar görmemiş/görememiş kimse kaldı mı? İslam dünyasına yönelik tüm saldırıların sebebi öncelikli olarak bu ülkelerin zenginlikler değil mi? Onların her saldırı öncesi bir adalet, özgürlük kampanyası başlatıyor olmaları hâlâ inandırıcılığını yitirmedi mi?
Olayları sadece ülkemiz açısından ele aldığımızda da aynı manzara ile karşılaşıyoruz. Söz gelimi ülkemize yönelik her türlü terör eylemi ve terör örgütlerinin destekçisi ABD ve AB ülkeleri değil mi? Bir adım daha atacak olursak ülkemizde gerçekleşmiş ya da girişim halinde kalan darbelerin arkasında ABD’nin doğrudan, AB ülkelerinin bazılarının ise dolaylı olarak bulunduklarının bilinmeyen bir yanı yok. Kısacası, ülkemizde her türlü karanlık olayın arkasında Haçlı ittifakı bulunuyor.
Bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan son ABD ve Almanya ziyareti dönüşünde de dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek ABD gerek Almanya ziyareti sırasında ısrarlı bir şekilde ülkelerinde bulunan darbecilerin ve teröristlerin iade edilmesi gerektiğini her fırsatta dile getrdi. Buna rağmen ikna edici belge gönderilmedi gibi bir saçmalıkla bu istek geri çevrildi. Cumhurbaşkanımız teröristlerin ve darbecilerin iadesi hususunda ABD ve Almayan ziyaretinden eli boş döndü. İkna edici delil lazımmış. Hâlbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ve Almanya’ya dönüş yolunda Türkiye’nin iadesini istediği FETÖ’cülerin isimlerinden oluşan geniş bir liste verdiğini söyleyerek bu hususa dikkat çekti. Bu arada, Türkiye’de yargı tarafından mahkûm edilmiş isimlerde ülkeler arasında suçluların iadesi anlaşması bulunmasına rağmen iade edilmiyor. Olaya, sadece FETÖ’cülerin iadesi ve terör örgütlerine bu ülkelerin verdiği destek açısından bile bakılsa tavırlarında bir değişikliğin olmayacağı açık bir biçimde ortadadır. Böyle olunca artık Türkiye’nin dış politikada yeni bir çizgi oluşturması gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece sürekli haksızlığa uğrayan taraf olacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Almanya gezisi sırasında yaşanan bir olayda geçmişte bir bakanımıza karşı sergilenen tavrın devamı niteliğindeydi. Bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu değerlendirmesi tüm açıklığı ile gözler önüne sermeye yetecektir. Bir gazetemizin manşete taşıdığı Cumhurbaşkanımızın tepkisini aktarmak istiyorum:
“Özgürlük diyorlar, kardeşlerimizle görüştürmüyorlar” başlığı altında yer alan haberde şu hususa dikkat çekiliyordu:
“Başkan Erdoğan, Almanya’nın, güvenlik bahanesiyle gurbetçilerle görüşmesine engel koymasına tepki gösterdi: Köln Camii’nin açılışına gelen on bin vatandaşımız bizi dinleme imkânı bulamadı, bunu özgürlükle bağdaştırmak zor.”
Sadece bu olay bile sözünü ettiğimiz bu ülkelerle ilişkilerimizi bu şartlarda sürdürmenin mümkün olamayacağını görmeye yeter sanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.