ABD ve AB İslam düşmanlığında aynı cephede
ABD’nin yaptıkları çuvala sığmaz hale gelince İslam ülkeleri için AB bir sığınak gibi takdim ediliyor. AB ülkelerinin yaptığı gizlenemez hale gelince ABD kurtarıcı gibi takdim ediliyor. Genellikle, İslam dünyasına yönelik saldırı ve katliamlar hep bu Haçlı ittifakı olarak nitelendirebileceğimiz ABD ve AB birlikteliğinden gelmesine rağmen ülkelerin bağımsızlığını koruma, toplumlara özgürlük sağlamak gibi kavramlar genellikle bu Haçlı ittifakı için kullanılıyor. Aralarında zaman zaman bir takım ihtilafların ortaya çıkması kimseyi kandırmamalıdır. Bu ihtilafların sebebi genellikle çıkardır. Bir bakıma İslam dünyasının sömürülmesinde kimin daha fazla alacağı kavgasıdır.
Bu konuya tekrar niçin girdiğime geçmeden derdiğimin bir din kavgası olmadığını özellikle vurgulamak isterim. Çünkü İslam dünyasına laikliği ısrarlı bir şekilde tavsiye eden haçlı dünyası kendileri söz konusu olduğunda Hıristiyanlığı yaymak için dünyanın hemen her köşesinde birlikte hareket ediyorlar. Bu Haçlı ittifakının tutumu neticesinde acı çeken, hayatını kaybedenler hep Müslümanlar oluyor. Bu hususu dünkü gazetelerde yer alan haberlerden kısa alıntılar yaparak gözler önüne sermek istiyorum.
İlk haber, “ABD Kandil’i Sincar’a taşıyor. Burada 5 yeni terör üssü kuruldu” başlığı altında yer aldı. Başlığın hemen altında şu kısa bilgi veriliyordu:
“Adım adım Kandil’e ilerleyen Mehmetçik, son operasyonlarda 48 terör yuvasını yerle bir etti. ABD de PKK’nın yuvalanması için Sincar’a 5 yeni üs kurdu. Kandil’de sıkışan çok sayıdaki PKK’lı elebaşının bölgeyi terk ederek Sincar’a gittiği öğrenildi.”
Aynı gazetede iki haber daha alt alta yer alıyordu. Bu haberin ilki,”Filistinli komutana suikast iddiası. İSRAİL EŞKİYALIĞI” başlığı altında yer aldı. Bu haber yazımın başlığına aldığım ABD ve AB’nin İslam düşmanlığından farklı gibi gelebilir ama İsrail’in bölgemizde kurulması ve kurulduğu günden bugüne kadar işlediği onca cinayete, akıttığı Müslüman kanına rağmen ABD ve AB’nin en azından bu cinayetlere kayıtsız kalarak destek oldukları düşünülürse farklı konuya geçmediğim görülür.
İkinci haber ise, “Çoğu sivil 500 bin ölü:Terörle savaş katliamı!..” Başlığı altında yer aldı, özetle şöyle deniyordu:
“ABD’nin ‘terörle savaş’ bahanesiyle 11 Eylül 2001’den bugüne Afganistan ve Irak başta olmak üzere İslam coğrafyasına yönelik işgal girişiminin şiddeti her geçen gün artıyor. 17 yıldır devam eden işgal düzeni çoğu sivil 500 bin kişinin ölümüne ve 10 milyon kişinin evlerini terk etmesine sebep oldu.”
Verilen rakamlarda Suriye’de hayatını kaybedenler ve ülkelerini terk etmek zorunda kalanlar yok. Bunlarda eklendiğinde katliam çok daha dehşet verici boyutlara ulaşıyor.
Bir başka gazetemizde, Avrupa Konseyi üyesi, AK Parti Milletvekili Serap Yaşar ile yapılan mülakat, “Binlerce mülteci çocuk Avrupa’da kayıp” başlığı altında yer alıyordu. Haberin içeriğinde şu bilgiler yer alıyordu:
“Europol 2016’daki açıklamasında ‘Avrupa’da 10 binden fazla mülteci çocuk kayıp’ demişti. Sonra ne başka açıklama yapıldı, ne çalışma. Kimse bu çocukların nerede, ne halde olduğunu bilmiyor. İnsanlık adına yine Türkiye ses veriyor.”
Bu alıntılar ABD ile AB’nin İslam düşmanlığında birlikteliğini gözler önüne sermeye yeter.
Son alıntım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının verildiği haber ile ilgili:
“AB’ye tam üyelik hedefimiz sürüyor. Yeni bölgesel paylaşımlara müsaade edilmeyecek.”
Bunca yaşanandan sonra AB’ye tam üyelik hedefinin nasıl devam ettiğini lütfen bana sormayın. Derdim eleştirmekten çok, yaşadığımız çelişkilere dikkat çekmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.