ABD, dost değil ki güvenilir olsun
Günlerden hatta aylardan beri ABD’den güvenilir dost olduğunu göstermesi isteniyor. Ama ABD bu çağrılardan hiç tınmıyor, güvenilir ve dost olduğunu gösterme hususunda adım atmıyor. Son olarak Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ABD seyahati öncesi yaptığı açıklamada, “Bizim ABD ile problemimiz yok. Bize güvenilir bir dost olduklarını göstermeli” diyor. Birbirini takip eden iki cümle bile çelişki taşıyor. Çünkü Dışişleri Bakanı ilk cümlesinde, “Bizim ABD ile problemimiz yok” derken ikinci cümlede, “Bize güvenilir bir dost olduklarını göstermeli” diyor ki, doğrusunu söylemek gerekirse, eğer ABD ile bir problemimiz yok ise bir taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer taraftan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Akar niçin her fırsatta terör örgütü PYD/YPG’ye yardımları sonlandırmaları çağrısında bulunuyor. ABD’nin Türkiye düşmanı terör örgütlerine yardımını sürdürmesi bizim açımızdan ciddi bir problem değil mi? Böyle olunca Türkiye düşmanları ile birlikte hareket eden ABD’den güvenilir ve dost olduğunu göstermesini nasıl bekliyoruz?
Bu noktada ister bir şahıs, ister bir ülkeden bahsederken olsun eğer o ülke ya da şahsı dost olarak değerlendiriyor isek zaten o ülke ve şahıs aynı zamanda bizim için güvenilirdir. Yani dostluk kavramı içinde güvenilir olmak da vardır. Güvenilmeyen bir ülkeden dost diye bahsetmek kendimizi kandırmaktan öte diplomaside bu tür değerlendirmeler doğru kabul ediliyorsa, yani bir ülke hem güvenilmez hem de dost olarak nitelendiriliyorsa benim böyle bir diplomasi üslubuna aklım ermiyor.
Sanıyorum bu noktada güvenilmeyen bir ülkenin ısrarlı bir şekilde dost olarak nitelendiriliyor oluşunda ciddi bir yanlış var. Çünkü başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere ABD’ye hemen her gün terör örgütleri ile birlikteliğine son vermesi çağrısı yapılırken bu çağrılar sürekli karşılıksız bırakılıyorsa, artık bu çağrının muhatabı ABD’li yöneticilerden güvenilir dost olduklarını göstermelerini istemek ve beklemek sadece bize zaman kaybettiriyor. Çünkü artık herkes görüyor ve biliyor ki, ABD bizi oyalayarak hem kendisi zaman kazanıyor hem de terör örgütlerine dönüşümlerini tamamlayacak süreyi kazandırmaya çalışıyorlar. Düne kadar kendilerinin de terör örgütü kabul ettikleri bir yapının yeni oluşum içinde yer alması, böylece terör örgütü nitelendirmesinden kurtulmaları sağlanmaya çalışılıyor. Sonuç olarak Türkiye’nin endişelerinin giderilmesi bir yana söz konusu endişelerin daha da artmasına zemin hazırlanıyor.
Suriye’de ABD’nin çıkarlarına hizmet eden terör örgütünün adının şu ya da bu olması önemli değildir. Çünkü ABD’nin kafasındaki plan başta Türkiye olmak üzere İran, Irak ve Suriye’nin parçalanmasını, bunun ardından bölgede İsrail yanlısı yeni bir oluşumun hayata geçirilmesini hedefliyor. Bu yeni oluşumun adını sanıyorum koymaya bile gerek yok. Çünkü bölgemizde daha İsrail kurulmadan, özellikle İngiltere tarafından onun hazırlıkları yapılırken İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den kopartılacak parçalar üzerinde yeni bir oluşumun hazırlıkları da yapılmış durumda. Bölgemizle ilgili bu konuda yazılmış pek çok kitapta bu husus vardır. Hatta 1900’lu yılların başında çizilmiş haritalar bile söz konusudur. Siyonistler sadece İsrail’in kurulması için gayret sarf etmemişler aynı zaman kurulmasının ardından bölgede tek başlarına kalmamalarını sağlayacak bir takım planları da hayata geçirmek için çalışmışlardır. Bu hususta Siyonistlerin yüz yıl önceki destekçileri İngiltere iken İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngilizlerin bu görevini ABD üstlenmiş durumda. Diyebiliriz ki, bölgemizdeki bir takım planların hayata geçirilmesinde ABD ile İngiltere birlikte hareket etmektedirler.
Sonuç olarak, diplomatik dil kullanılacak, ABD gücendirilmeyecek diye hiç olmazsa dost kavramının içinin boşaltılmaması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.