ABD hiç olmazsa bu defa aldığı çekilme kararını hayata geçirir de Suriye bu işgalcilerden kurtulur. Ne var ki, ABD’nin sicili bu hususta hiç iyi değil. Biraz geriye dönerek olayları hatırlarsak ABD’nin Afganistan’a geliş yıllarındaki iddiası Afganistan’ı terörden ve teröristlerden temizlemek için gelmişti. Ardan geçen bunca zamana rağmen Afganistan’da ne terör bitti, ne de bir düzen sağlanabildi. Hatta Afganistan terörist yetiştiren bir tarlaya döndü. Bu da ABD’nin NATO şemsiyesi altında kalıcı olmasının zeminini oluşturdu. Yine aynı ABD Körfez Savaşı’yla bölgeye girmiş aradan geçen 27 yıla rağmen Irak’tan çekilmediği gibi oradan Suriye’de yerleşmenin zeminini hazırladı. Bu kalıcılığını Irak’taki askeri üsleri ve yanında oluşturduğu Kürt özerk bölgesi ile pekiştirmiş oldu. Bununla da yetinmeyerek önce Suriye karıştırılmış, ardından besleyip büyüttükleri terör örgütü DEAŞ’tan kurtarmak bahanesiyle Suriye’ye binlerce TIR’lık silah yığmış durumda. Tüm bu gelişmelerin ardından açıklanan çekilme kararının inandırıcılığı kalmıyor. Kısacası şimdiye kadar görünen ABD nereden çekileceğini ilan etmiş ise farklı bir yolla orada kalıcı hale gelmiş durumda.

Ayrıca Körfez Savaşı’nın tetikleyicisinin, yani Saddam’ı Kuveyt’e saldırtanın ABD olduğu, ardından ABD’nin Kuveyt’i Saddam’ın işgalinden kurtarmak için Irak’ı işgal edişi de düşünüldüğünde bu devletin bölgemizdeki varlığının hep kan, gözyaşı ve sömürü olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Öte yandan daha birkaç gün öncesine kadar başta Trump olmak üzere ABD’li yetkililer DEAŞ’ı yok edene kadar YPG’ye desteklerinin süreceğini söylüyor, hatta gönderdikleri binlerce TIR’lık silahı DEAŞ ile mücadeleye bağlıyorlardı. Ancak ne olduysa oldu, bir günde DEAŞ Irak ve Suriye’de buharlaşıp yok oldu. Bu çelişkili durumda ister istemez son çekilme açıklamalarının inandırıcılığını yok ediyor. Hatta DEAŞ ile ABD arasındaki bir mutabakat sonucu olarak terör örgütünün geçici bir süreliğine kenara çekildiği belirtiliyor. Yani, el altında tutuluyor. Bu arada gerek DEAŞ gerek YPG’nin Esad ile temasta oldukları haberleri de medyaya yansıyor.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, ABD ve yandaşları başta Fransa olmak üzere oyun içinde oyun sergiliyorlar. Çünkü ABD’den yapılan çekilme açıklamasına rağmen şimdiye kadar başta PKK/YPG olmak üzere verilmiş silahların ne olacağına dair hiçbir açıklama yok. Onca silah terör örgütlerine verildikten sonra bölgeden ABD çekilse ne olur çekilmese ne olur? Çünkü belki bundan sonra teröristler ile ABD askerleri birlikte fotoğraf vermeyecekler ama teröristler sahip oldukları silahlar ile eylemlerini sürdürecekler demektir. Bir başka ifadeyle, ABD kendi askerini arazide en aza indirecek ama tamamen çekilmeyecek, ABD’nin planlarını hayata geçirme görevi teröristlere verilecek. Böylece ABD askerleri zarar görmeyecek. Akan kan sadece yerli halkın olacak.

Bu bakımdan ABD’nin teröristlere verdiği silahlar toplanmadan, ne olacağına dair net bir açıklama yapılmadan Suriye’den çekilme açıklaması hiçbir anlam ifade etmiyor. Kaldı ki, Suriye’de yaşanan iç karışıklıkları bahane ederek ABD’nin Suriye’de onlarca üs oluşturduğu kimsenin meçhulü değil. Böyle olunca çekilme kararı askerlerini ortadan çekmek, üslerde tutmak, terör örgütlerini buradan desteklemek anlamına gelebilir. Yani, Saddam’a, “Kuveyt senin 19. vilayetin” diyerek Kuveyt’i işgal ettirenlerin sonunda Irak’ı işgal edip parçaladıkları gibi, Saddam’ı da idam ettikleri hatırlandığında ABD ve yandaşlarının söyledikleri değil ne yaptıklarının önemli olduğu görülür.