ABD çekilse de çekilmese de Suriye bataklığı kurumaz
Aylardan beri ABD’nin askerlerini Suriye’den çekeceği, karışıklıkların son bulacağı haberleri medyada yer alıyor. Ancak, çekilme başladı dense de ABD askeri varlığını Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de korumaya devam ediyor. Kaldı ki, ABD gerçekten askerlerini tamamen çekecek bile olsa bölgeyi boş bırakmayacak, yeni adlar ve kılıflar altında bölge ile ilişiğini koruyacaktır. Artık bu husus netlik kazandı. Irak’ın işgali ve orada yeni yönetim oluşturulduktan sonra ABD’nin bu ülkeden tamamen çekildiğini söylemek mümkün mü? Bunun da ötesinde Afganistan Rus askerlerinden temizlendikten sonra ABD bu ülkedeki varlığına son verdi mi? Hâlâ binlerce ABD askeri Afganistan’da bulunuyor, zaman zaman teröristleri vurdukları iddiası ile siviller vuruluyor. Sonuç olarak ABD dünyanın neresine ayak basmış ise oralarda düzen bozulmuş, yerini karmaşa almıştır. Sonuç da ABD güdümünde yönetimler oluşturulmuş olmasına rağmen ABD söz konusu ülkelerle alakasını kesmemiştir. Sanki ABD dünya üzerinde hâkimiyetini pekiştirmek ve bunu da dünyanın gözüne sokmak için varlığını sürdürmeyi tercih ediyor. Kısacası, ABD kendi kendini dünya jandarması ilan etmiş durumda. Böyle olunca da gelişmekte olan ülkeler kendilerini bu sömürgeci boyunduruktan kurtarmak istiyorlarsa birlik oluşturmak ve birlik halinde emperyalistlere haddini bildirmeleri gerekiyor. Yoksa ABD’nin çeşitli ülkelerdeki varlığını daha çok tartışacağız.
Ülkemizde bir seçim kampanyası yürütülüyorken medyamızda ağırlık olarak Suriye’de cereyan eden olaylar ve özellikle de ABD’nin bu ülkeden çekilip çekilmediği tartışılıyor. ABD kaynaklı açıklamalar ve haberler de birbirini tekzip ediyor. Netice itibariyle Irak ve Suriye’deki terör örgütleri ülkemiz içinde tehdit oluşturmayı sürdürüyor. Çünkü bu örgütlerin Irak ve Suriye’den sökülüp atılmasını sağlayacak bir adımı ABD sürekli engelliyor. Bir bakıyorsunuz DEAŞ Suriye’den temizlendi, bunun içinde askerlerimizi çekeceğiz açıklaması yapılıyor, araziden ABD, DEAŞ militanlarını Irak ve Suriye’deki üslerine taşıdığı bilgileri geliyor. Yani, ABD’nin DEAŞ ile ilgili yaptığı açıklamaların gerçeği yansıtmadığı görülüyor. Olay bununla da kalmıyor. Türkiye ısrarlı bir şekilde YPG/PKK terör örgütünün Suriye’deki varlığına kesinlikle son verilmesi gerektiğini, gerekirse bu işi tek başına yapacağını belirtiyor. Buna rağmen ABD bu terör örgütüne değişik adlar altında koruma şemsiyesi oluşturuyor. Yani, YPG/PKK’nın değişik adlar altında hem de kendi himayesinde varlıklarını korumalarını sağlıyor. Bunun da ötesinde ABD, YPG/PKK terör örgütünün Irak ve Suriye’de kalıcı olmasını, gerektiğinde bu güçleri planlarının uygulamasında kullanacağını açıkça gösteriyor. Böyle olunca Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Akar’ın ABD ziyaretleri ve ziyaretler sırasında ABD’li yetkililerin yaptıkları açıklamalara güvenmenin doğru olmadığını yaşananlar gösteriyor.
Bir yandan Suriye’de tampon bölge oluşturulması teklifinin ABD’den geldiği, Türkiye’nin bu teklifi kabul ettiği belirtilirken, öbür yandan tampon bölgeyi ABD’nin oluşturacağı haberleri geliyor. Böyle olunca da tampon bölgenin terör örgütlerinin korunmasına yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Bunun da ötesinde zaten ABD’nin tüm askerlerini Suriye’den çekmeyeceği, bir miktar askerini bırakacağı, bunların görevinin de terör örgütlerini korumak olduğunda hiçbir tereddüt yok. Netice itibariyle diyebiliriz ki, ABD’li yöneticilerin ne söylediğine değil ne yaptığına bakmak durumundayız. Çünkü ABD’li yöneticilerin söylediklerinin hiç önemi yok. Muhataplarını oyalamak ve kandırmak için her türlü yalanı bir ayaklarını kaldırmaya bile gerek duymadan söyleyebiliyorlar. Ayrıca, Suriye’den ister çekilsin ister çekilmesinler burada kalıcı huzurun sağlanması mümkün görünmüyor. Çünkü ABD huzur istemiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.