Erbakan Hoca ile Bayram Amca’ya dair
İbrahim Halil Çelik ile tanışıklığımız ve dostluğumuz 12 Eylül darbesinin ardından Urfa’ya bir röportaj için gittiğim günlere rastlar. O zaman Urfa Halk Eğitim Müdürü idi ve orada kaldığım sürece rehberlik yapmış, Urfa ile ilgili geniş röportaj yapmamı sağlamıştı. O günlerde Urfa’nın mağara evlerinde yaptığımız görüşme sırasında çekilmiş bir fotoğrafı hâlâ saklarım. İşte bu 40 yıl önceye dayanan dostluğumuz belediye başkanlığı ve milletvekili olduğu günlerden bugüne kadar sürüp gelmiştir. Bu eski dost geçtiğimiz günlerde arayarak, Hocamla ilgili dinlediği bir anıyı yazılı olarak gönderdi. Bende bunu siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
Aziz dostum İbrahim Halil Çelik’in, “Erbakan Hoca ile Adanalı Bayram Amca’ya dair bir anekdot” başlığı altında kaleme alıp gönderdiği ve Ordu Ünye’den İbrahim Çakır’ın anlattıklarından derlediği hatırayı aynen sunuyorum:
“Adana’da nakliyecilik yapan Bayram Amca’nın oğlu 12 Eylül 1980 darbesi öncesi günlerden birinde oğlu bir akşam ağzı gözü kan revan içinde eve gelir. Bayram Amca: ‘Ne oldu oğlum, bu halin ne?’ diye sorar.
Oğlu: ‘Bilmiyorum baba. Eve gelirken yolumu birkaç genç kestiler ve beni dövdüler’ karşılığını verir.
O günlerde Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Adana’da da sağ-sol davaları vardır. Baba, kendi kendine, ‘Biz CHP’liyiz. Bunu yapsa yapsa MHP’liler yapar’ diyerek Bayram Amca, çocuğunun annesini de alarak Ülkü Ocakları Başkanı’na gider. Ülkü Ocakları Başkanı olaydan haberlerinin olmadığını, araştırıp haber vereceğini söyler. Bayram Amca’dan adresini yazıp bırakmasını ister. Bayram Amca adresini bir kâğıda yazıp bırakır. Hanımı ile eve geri dönerler. Annesi oğlunun yüzünü gözünü temizler ve sararlar. Bu hadise 12 Eylül 1980 darbesinden 4 gün önce olmuştur. Darbenin arksından Ülkü Ocakları didik didik aranırken askerler tarafından, Bayram Amca’nın adresi Ülkü Ocakları’nın defterleri arasında ulunur.
Bunun üzerine askerler tarafından Bayram Amca’nın evine sabaha karşı baskın yapılır ve Bayram Amca gözaltına alınır. Sıkıyönetim komutanlığı binasına götürülür. Günlerce gözleri bağlı dayak atılır. Bayram Amca’ya, ‘Ülkücülere erzak ve silah mı taşıyordun?’ diye sorulur. Bayram Amca, ‘Ben CHP’liyim’ dedikçe, ‘Sen MHP’lisin’ diye dayak atılır.
Bayram Amca nihayet yaşı 68’in üstünde olduğu için Ankara dil okuluna gönderilir. Ankara dil okulunda Ecevit, Türkeş ve Erbakan vardır. Bayram Amca’nın Ankara’da kimsesi yoktur yemek getire. Bu sebeple günlerce karavanaya talim eder. Buna karşılık dışarıdan da yemek gelen parti liderlerinin sofrası zengin olurmuş. Erbakan Hoca’ya da dışarıdan yemek gelir, kurulan sofrada arkadaşları ile birlikte yerlermiş. Bayram Amca, ‘Hocam afiyet olsun’ deyince Erbakan Hoca, ‘Bayram efendi kardeşim, namaza riayet, sofraya davet’ dermiş. İki gün aynı şey tekrarlanmış. Bayram Amca üçüncü gün sofra açılmadan abdest almış, açılan sofraya oturmaya hazırmış. İmamın tekbiri ile Bayram Amca, Erbakan Hoca’nın yanında safa durmuş ve namaz eda edilip, tesbihat ve dua edilip Aşrı Şerif’ten sonra Bayram Amca da sofraya oturmuş. O günden sonra Bayram Amca sofranın baş konuğu olmuş.
Günler böyle devam ederken bir gün Agah Oktay Güner, Bayram Amca’yı yalnız yakalayınca koridorda sormuş: ‘Ne oluyor Bayram Amca? Ne bu hâl?’
Bayram Amca, ‘Agah, Agah!.. Adana’da CHP’li, karakolda MHP’li, Şimdi de MSP’li olduk. Ne var bunda?’ demiş gülerek.”
Bu vesile ile biz kez daha Erbakan Hocamı rahmetle ve özlemle anıyorum. Sadece dil okulunda değil, hayatı boyunca çevresine örnek oldu, tebliğini sürdürdü. Onu anlayanlar izlemeye çalıştı. Anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler her türlü tezviratı yaptı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.