Sayın Abdulkadir Aksu diyor ki
“Son günlerde, bazı kişilerin yeni bir parti kurma hazırlığı içinde oldukları söyleniyor. Onların arasında benim de adım geçiyor. Bizce bu tür faaliyetler ve dedikodular, AK Partimizi yıpratmaya yönelik boş oyunlardır. Denize düşen yılana sarılır. AK Parti düşmanları da yılana sarılıyorlar. Bazı kişiler ve çevreler de kendi uydurdukları bu dedikodular konusunda, spekülatif değerlendirmeler yapıyorlar. Bazı kişiler, yeni bir parti kurma hazırlığı içinde olabilirler. Ancak ben ne onların arasındayım; ne de ne yapmak istediklerini biliyorum.
Benim partim AKP’dir. Ona en alt seviyede hizmet etmek bile benim için büyük bir şereftir. İnancıma göre, AK Parti, Türkiye’nin ilerlemesi ve çağ atlaması yolunda siyasî bir hizmet kervanıdır. O kervanın içinde bulunmak, büyük bir şereftir. Tıpkı inançlı bir neferin şanlı bir ordu içinde bulunmaktan duyduğu kadar büyük bir şeref...
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğündeki AK Parti hizmet kervanının içinde bulunmak bizce herkes için büyük şereftir. İftiracılar bile tövbe edip bu kervana katılmalıdırlar. Siyasî alanda, yeni bir parti kurma projesi var mı, yok mu, onu bilmiyorum. Ancak şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki, gizli aşikâr yaygınlaştırılmaya çalışılan böyle bir oluşumun içinde ben yokum. En azından bu olayın ve haberlerin benimle ilgili kısmı tamamen gerçek dışıdır. 30 yıla varan siyasî bir hayatım var. İcraat ve kararlarımda her zaman açık ve net olmuşumdur. çok önemli görevlerde bulunup da, belirli bir güven ve itibar çizgisini devam ettirmek çok zordur. Benim bu şeffaf, istikrarlı ve şerefli duruşuma, beni eleştirenler de, hakkımda yazı yazanlar da saygı duymalıdırlar. Ben AK Parti’nin kuruluş ve gelişme safhalarında önemli misyonlar üstlenmiş bir siyasetçiyim.
Benim partim ve başbakanım, ailemi onurlandıracak çok önemli makamları benden esirgememiştir. Kamuoyumuz da, AK Parti’yi asılsız haberler ve dedikodularla yıpratmak isteyenler de şu hakikati hiçbir zaman unutmasınlar. Sayın Başbakanım ve partimle aramızda hiçbir zaman ikbal sorunu olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Kurucuları arasında yer aldığım AK Parti, vatanımıza ve milletimize daha büyük bir inanç, güç, azîm ve şevkle hizmete devam edecektir. Sayın Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la siyaset arkadaşlığının da ötesinde bir dava arkadaşlığımız var. Aramızdaki bu sevgi ve güven ilişkisi, aynı şekilde ve aynı sıcaklıkta devam etmektedir.”
Sayın Bakan başka ne desin?
Ben bu yazıyı yazarken, VAKİT Ankara Büromuzdan Birkan kardeşim telefon etti. İnternette birtakım haberler varmış. Aynı tür haberler bazı dergilerde de yayınlanmış. Güya ben de sayın Abdulkadir Aksu ile yeni bir parti kurma hazırlığı içindeymişim. Hoppala!.. Yahu ben televizyon tartışmalarında belki yüzlerce defa 70 milyonun karşısında bağıra bağıra söylemişimdir: “Ben demokrat değilim! Demokrasiye inanmıyorum!.. İnsan istemediği bir sistemin hizmet ve menfaat çatısı altına girmek ister mi? Ne komünizm, ne sosyalizm, ne faşizm, ne Budizm, ne Brahmanizm, ne de Maoizm... Bütün bu beşerî sistemleri reddediyorum. “Bunları zorla, şiddet yoluyla değiştirelim” de demiyorum. Hindistan’a gitsem ineğin karşısında ceketimi iliklerim; gerçi bu bize çok da zor gelmez. Zira nice ineklerin karşısında önümüzü düğmelemeye zâten alışmışız. Allah (cc)’ın Kitabı ile Resulü (sav)’nün Sünneti bana yetiyor.”
Hem böyle düşünüp, böyle inanacağım hem de gidip parti kurmak isteyenlere katılacağım. Bu olacak iş mi? Biz köçek miyiz ki her havaya göre ayak değiştirelim?
Köçek vatandaşlarımız, dönek insanlardan çok daha şerefliler. İnsanları aldatmıyor, eğlendiriyorlar. Ekmeklerini alın teri ile kazanıyorlar. Kimseye yük olmuyorlar.
Bütün bu pervasız ve açık konuşmalarıma rağmen, beni tanımayanlar, sayın Bakan’ı nasıl tanısınlar? İnanan insan iftiraya, yalana, her türlü tariz, tenkit ve taarruza hazır olmalıdır. çoktan unuttuğum bir ilahîde “Kıyamazsan başa, cana, niçin girdin bu meydana?” gibi bir mısra vardı.
Selâm, sevgi, saygı ve dualarımla...