Faizsiz kredi ister misiniz?
Ne para dağıtıyorum ne de kredi veriyorum. Kendi yağıyla kavrulan birisiyim. Dilerim hiç kimsenin de borç paraya ihtiyacı olmaz, olursa da bankaya muhtaç hale gelmez. Maksadım bir bankanın reklamını yapmak ya da aliyhinde kampanya başlatmak değil. Sadece bir çarpıklığa dikkat çekmek istiyorum.
Son günlerde gazetelerde bazı bankaların reklamları dikkatimi çekiyordu ama üzerinde durmuyorum.
Reklamlarda "Faizsiz Bayram Kredisi" verildiği duyuruluyordu. Ekonomik sıkıntı çeken, Bayram'a harçlıksız girmek durumunda olan insanlar bu reklamı görünce ya telefona sarılıp ilgili bankadan bilgi alıyor ya da şubelerinden birine giderek bu faizsiz krediden nasıl yararlanacağını araştırma ihtiyacı duyuyordu.
Bu reklamlara bakarak ilgili bankayı telefonla arayan bir arkadaşın anlattıklarını dinleyince şaşırmadım dersem yalan olur.
Şimdi sizleri arkadaşın anlattıkları ile başbaşa bırakıyorum.
– Gazetede reklamı görünce ilgili bankayı telefonla aradım. Telefona bir hanım görevli çıktı. Bu reklamın mahiyetini, söz konusu faizsiz kredinin nasıl alınacağını, daha doğrusu gerçekten faiz alıp almadıklarını sordum. Daha sora aramızda şöyle bir diyalog yaşandı:
Görevli hanım:
– Evet.. Faiz almıyoruz, karşılığını verdi.
– Ne kadar veriyorsunuz?
– 1.500 lira veriyoruz ve bunu 12 ayda tahsil ediyoruz..
– Yani bana 1.500 YTL. veriyorsunuz ve bunu 12 ayda taksitle alıyorsunuz öyle mi?
– Evet.. Öyle.. Yalnız size kredi verebilmek için bir dosya açıyoruz. Bu dosyanın bedeli olarak 250 YTL alıyoruz.. Ayrıca 100 YTL de sizi sigorta ediyoruz onun için alıyoruz..
– Yani 1.500 liraya karşılık dosya ve sigorta parası olarak 350 lira alıyorsunuz. Böyle olunca da ben size 1.500 lira karşılığında 1.850 lira borçlanıyorum.
– Hayır.. Öyle değil.. Siz 1.500 lira borçlanıyorsunuz ama biz size dosya parası ve sigorta bedelini kestikten sonra 1.150 YTL ödüyoruz.
– Benim 1.500 liraya ihtiyacım varsa ne olacak?
– Kampanyamız böyle. Farklılık yapamıyoruz.
Gerçekten öyle bir mekanizma oluşturulmuş ki hiç faizden söz etmeden faizden çok daha yüksek bir kesinti söz konusu.
Arkadaşın anlattıklarını dinledikten sonra banka bu kesintileri faiz adı altında yapmış olsaydı yüzde kaça gelirdi diye hesap etmeye kalktığımda karşıma yüzde 35'e varan bir oran çıktı.
Çünkü, kesilen 350 YTL.1.500 lira karşılığı olmuyor.. Bu para peşin kesildiği için elinize geçen l.150 YTL'ye karşılık 350 YTL kesilmiş oluyor.. Böyle olunca kesintinin oranı geçerli olan faiz oranlarını yaklaşık ikiye katlıyor. Bu noktada yıllar önce şahit olduğum bir olayı hatırladım.
Çalıştığım iş yerine ayda bir gelen ve ihtiyacı olanlara senet karşılığı borç para veren birisi vardı. Bu kişiyi herkes tanır ve tefeci diye de pek sevilmezdi ama ihtiyacı olan da buna koşardı.
İşte bu tefeci bundan kırk yıl önce borç isteyene 100 lira veriyorsa bunun içinden aylık fazini 10 lira olarak keser 90 lira verirdi. Yani aylık faizini peşin keser ondan sonra da her ay ya verdiği borcu ya da borcun faizini tahsile gelirdi.
Bu adamı herkes bilirdi ki işi tefecilikti. İnsanlar birbirlerine "Sakın bu adama gitme, borç alma. Alırsan yakanı kurtaramazsın" diye tembih ederlerdi.
Peki yukarıda verdiğim banka örneği ile bu tefecinin arasında ne fark kalıyor?
Yoksa faizciliği şahıslar yapınca tefecilik oluyor da bankalar yapınca olmuyor mu?
Bunun da ötesinde "Faizsiz kredi veriyoruz" diye reklam yapıp kapı çalınınca yüzde 34'e varan kesinti ne anlama geliyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.