IMF'nin Bayram sonrası ziyareti
IMF ile günlerden beri devam eden pazarlıklarda sona yaklaşıldığı ve Bayram sonrası anlaşmanın detaylarının netleşeceği belirtiliyor. Bu arada IMF'den alınacak rakamlar konusunda da ortada bazı rakamlar dolaşıyor. Buna göre 25 milyar dolar üzerinde anlaşma netleşmiş gibi... Sanki ülke olarak borcumuz azmış gibi, 25 milyar daha borçlanacağız... Ödeyeceğimiz faiz de buna göre artacak. Bu paranın nasıl kullandırılacağı, Türkiye'den buna karşılık neler isteneceği hususunda söylentiler muhtelif..
Sızan haberlere göre yatırımlar iyice kısılacak... Bu arada Katma Değer Vergisi(KDV) yüzde 8'den yüzde 18'e çıkartılacak. Bu isteğe hükumetin evet deyip demediği kesin olarak bilinmemekle birlikte televizyonlarda bile bu yönde haberler yapıldığına göre demek ki anlaşma hususunda belli bir noktaya gelinmiş.
Yatırımların durdurulmasını isteyen IMF yetkilileri bu ülkede yıllardan beri devletin yatırım yapmadığını bilmez mi? Devlet yatırımı olarak bir süre karayollarında duble yol çalışmalarına hız verilmişti ama son iki yıldır onda da ciddi bir yavaşlama söz konusu... Geriye hızlı tren çalışmaları ile ilgili yatırım kalıyor... Böyle olunca da acaba "IMF vereceği borç karşılığı bu hızlı tren çalışmalarını durdurmak mı istiyor?" sorusu akla geliyor. Çünkü bu ülkede ne zaman yolcu ve yük taşımacılığında demiryollarının devreye sokulması hususunda bir adım atılmışsa ya kazalar meydana gelmiş ya da bir vesile ile demiryollarının ıslahı ve yenilenmesi çalışmaları engellenmiştir. Birileri nedense Türkiye'nin illede karayolu taşımacılığına hakum olarak kalmasını istiyorlar. Birileri istiyor olabilir ama bu dış güçlerin isteği karşısında iktidarlarda sonuna kadar direnemiyorlar. Bunu anlamak mümkün değil.
Demiryollarında çalışan ya da emekli olmuş bir yakınım bulunmamakla birlikte en büyük arzum Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemin her yanının demiryolları ile donatılmasını, yük ve eşya taşımacılığının giderek buraya kaydırılmasıdır... Trenler yurdumun her köşesine vızır vızır işlesin, günlerce süren tren yolcuları artık saatlerle ifade edilen hale gelsin istiyorum. Ülkemin çıkarını da karayolu taşımacılığında değil demiryollarında görüyorum. Çünkü, karayolu taşımacılığı ülkemi herşeyi ile dışa bağımlılığa mahnkum ediyor... Ülkemizin kaynaklarını dışa akıtmak için bazı iç ve dış çevrelerce demiryollarının gelişmesi engelleniyor diye düşünüyorum.
Maksadım şu arafe günü felaket tellallığı ya da komplo teorileri ile korkutmak değil. Ülkemin bir gerçeğine dikkat çekmek istiyorum. Elbette IMF kredisi ve bu hususta yapılacak anlaşma ile demiryollarının yenilenmesi arasında doğrudan bir bağlantı olmayabilir. Ancak, yatırımların durdurulması verilecek kredinin bir şartı olarak önümüze gelecek olursa bilinmelidir ki bunun ucu hızlı tren çalışmalarına dayanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Medyaya yansıyan haber doğru çıkar birde KDVoranlarının artırılması gündeme gelecek olursa Bayram sonrası insanımızı acı bir sürpriz bekliyor demektir. Zaten Bayram'a binbir sıkıntıyla girecek olan insanımız Bayram sonrası hemen hemen tüm ürünlerde yüzde 10'luk bir artışla karşı karşıya kalyacak olursa ortaya çıkacak sıkıntının boyutunu insan düşünmek bile istemiyor.
Bu noktada krizden çıkmak için IMF'nin kapısını çalmış olan iktidar yapacağı anlaşma ile milyonlarca insanın krizini daha da koyulaştıracak demektir. Alınan borç belki bir avuç zenginin rahat nefes almasına sebep olacak ama geniş kitleler yeni fedakarlıklara zorlanacak. Peki insanımızda fedakarlık yapacak hal, içinde bulunduğu sıkıntıya dayanacak gücü kaldı mı?
İsterseniz bu sorunun cevabını Bayram sonrası vermeye çalışayım... Bunu düşenerek Bayramı zehir etmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.