İsrail, öfke ve kininde boğulur!..
İsrail'in Gazze'ye karşı sürdürdüğü saldırıların psikolojik olarak incelenmesi sanıyorum ruh sağlığı bozuk insanlarla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyar. Çünkü, İsrail saldırısı kesinlikle kendi varlığını korumaya yönelik değil. Kendisine düşman kabul ettiği bir topluma karşı yok etme, kökünü kazıma harekatı sürdürülüyor. Aslında İsrail saldırılarını bir harekat olarak bile nitelendirmek mümkün olmaz. Savaş olarak hiç değerlendirilemez. Çünkü, bir harekat ve savaşta belli kurallar vardır. Söz gelimi dünyanın kabul ettiği bazı kurallara göre savaş halinde bile olunsa sivillere ve özellikle de kadın ve çocuklara zarar vermemeye dikkat edilir. Halbuki İsrail için bu kuralların hiç birisi geçerli değil. Çünkü o, bir toplumu yok etmeye karar vermiş. İsrail'in tek hedefi var; karşısında tek bir Filistinli bile bırakmamak. Kalanlar ise ırken olmasa bile ruhen Yahudileşsinler.
Bu arada, İsrail saldırılarına, öfke, kin ve nefret hakim. Kendilerinden başkalarının yaşama hakları olmadığı inancına sahipler. Diyebiliriz ki İsrailliler kendilerinden başkasını insan saymıyorlar. Yoksa günlerden beri yüzlerce ton bomba Gazze'nin tepesine yağdırılabilir mi? Bunca bombanın ortaya çıkardığı tahribat ve kıyım karşısında vicdanlarda sızı ve rahatsızlık oluşturmaz mı?Eğer İsrail yaptığı karşısında bir üzüntü, bir acı duymuyorsa - ki duymadığı saldırıları sürdürmesinden anlaşılıyor- insan olup olmadıklarının bile düşünülmesi gerekiyor.
Hemen belirteyim ki hiçbir ırka karşı peşin bir tepkim söz konusu değil. İnancım buna izin vermez. Ancak, İsrail bombardımanı altında yaşananları seyrederken ben kendimden utanıyorum. Birşey yapamamanın, sadece seyirci olmanın acısını, ezikliğini duyuyorum. Çoğu zaman da göz yaşlarımı tutamıyorum.
Hamas liderlerinden Nizar Rayan'ın evine girişilen saldırıda gazeteler İsrail'in bir ton bomba attığını yazıyorlar. Bu evde Rayan'ın eş ve çocukları da var ve bunu İsrail biliyor. Bunu bile bile o evin üzerine bir ton bomba atılması kesinlikle bir kişinin etkisiz hale getirilmesi adına olamaz. Bu bir yok etme, öc alma, kin ve nefret duygularının dışa vurumudur ve kesinlikle insanlık suçudur. Bu suçun hesabı İsrail'den sorulmadığı sürece vicdanların rahatlaması mümkün olamaz.
Televizyonlarda Nizar Rayan'ın meskenine yönelik saldırıyı seyrederken yerimde duramadım. Çünkü, seyrettirilen manzara bir tiyatro eserinden sahne değildi. İçinde bir ailenin barındığı bilinen bir mekana atılan bir ton bombaydı ve bu bombanın ardından yerle bir olmuş, ayakta tek duvarı bile kalmamış bir harabe ortaya çıkıyordu. Haberde bu saldırıda Rayan, eşi ve çocuklarının öldüğü belirtiliyordu. Yani bir ailenin kökü kazınıyor. Bunun adı savaş ya da kendini koruma olabilir mi? Bu olsa olsa bir imha ve yok etme hareketi olabilir ve bunun için bu saldırıyı gerçekleştirenlerin kesinlikle insanlıklarını yitirmiş olmaları gerekir.
Hele bir de bu saldırılarla ilgili olarak İsrailli yöneticilerin açıklamaları yok mu? İnsan şaşırıp kalıyor. Birisi çıkıyor, yapılanların az bile olduğunu söylüyor. Bir başkası ise, "Saldırıları biz ne zaman uygun bulursak o zaman keseriz. Bu konuda kimseden talimat almayız" biçiminde tüm dünyayı hiçe sayan küstahlıklar sergiliyor. İnsan İsrail denen devletin sanki çıldırmışların oluşturduğunu düşünmeye başlıyor. Çünkü, olayın başka türlü izahı mümkün değil.
Artık iş öyle bir noktaya geldi ki bazı Yahudiler bile buna karşı çıkıyorlar. Söz gelimi ABD'li Yahudi sanatçı Roseanne Barr, "İsrail bir Nazi devleti gibi" sözleriyle son saldırılara tepkisini gösteriyor. Aslında İsrail'in bu yaptıklarını Nazilerin yaptığını sanmıyorum. Naziler Siyonistlerin bir propaganda malzemesi haline getirildi ve kendilerini dünyaya masum gösterme amacına yönelik kullanıldı, kullanılıyor. Bunun için ya bu ruh sağlılı bozuk insanlar tedavi edilmeli ya da kendi kin ve öfkelerinde boğulmalarının yolu açılmalıdır. Çünkü, hiç bir zalim uzun süre payidar olamamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.