Batı’da ve dünyada büyük ayrışım
İsrail vahşeti nihayetinde Batı’da, Yahudiler de dahil büyük bir ayrışım, çatlak doğurdu. Vicdanları ayağa kaldırdı. İnsanlık, meydanları doldurarak vahşete karşı tavır aldı. Batı yönetimleri vahşete destekte kaldı. Vicdanlar, çemberleri kırdı, karşıya geçti. Vahşet, çıplak kaldı. Vicdanın gücünü temsil eden bu ayrışım, en büyük ayrışımdır. Zalimler için ağır yenilgiler davetçisidir.
Fukuyama, Gorbaçov’u Kremlin’den tasfiye edilmeden tasfiye etmesinden ve bin bir sorunla boğuşan Ortadoğu’da ikinci bir Humeyni çıkamamasından ümitlenerek, Neo-Con; diğer adıyla Siyonizm’in, sömürü, tahakküm ve vahşetinin liberalizm örtüsü altında “Tarihin sonu”na kadar nihai bir zafer olacağını hayal etmişti. Bu hayalin, realiteye ve insan aklına ne derece ters olduğunu kendisi de görmüş olmalı ki, Karl Marx’ı örnek göstererek, “Tarihin sonu varsayımı yeni ortaya atılmış bir varsayım değildir” diyordu. Marx’ın akıbetine uğradı. Meydanları doldurarak vahşeti protesto eden insanlık vicdanı gösterdi ki, tarihin sonu Fukuyama’nın dediği değil, tam tersi olacaktır.
İsrail’in görülmemiş vahşeti, insanlık vicdanına istiklalini ilan ettirmiş, vahşetin karşısına geçirmiştir. İnsanlık kendisini, vahşetten, zulümden ayırmıştır.
İsrail, yarısını vatansız bıraktığı, BM desteğiyle tehcire tabi tuttuğu, aç, perişan, susuz, ışıksız duruma düşürüp, açık hava hapishanesi gibi kuşattığı bir milleti, şimdi ambulans içinde hastayı, camide duadakini, okulda çocukları öyle bir vahşetle bombalıyor ki, tarih utanca düştü. İnsanlık vicdanı nasıl dayansın!.. Vicdanlar, kendini karşı cepheye attı. Batı bölündü, çatladı. Bölünmeler acılıdır. Bu bölünme hariç. İnşallah neticeleriyle çok daha ferahlatıcı olacaktır. Vicdanların, zulmün sultasını reddi, istiklalini ilandır. Batı yönetimleri, Siyonizm vahşeti devam ederek, bu iletişim asrında insanlığın gözleri önünde, insanı sindirecek, vicdanı silecek, etkisiz kılacak bir güç doğurmak istediler. Tersi oldu.
Vicdanlar, zulme karşı dikildi. Bir tarafta Batı devletleri yönetimleri. Diğer tarafta halklar, insanlık vicdanı yer aldı. Bush liderliğinde yönetimler adeta, “Çabuk ol. Gazze halkını, Sabra Şatilla gibi tek ferdi kalmayacak şekilde, yok et ki, dünyada kimse bir daha silaha, güce karşı direnemesin. Güç karşısında vicdanlar tutsak duruma gelsin” istediler. Tersi oldu. Yahudi dahil, insanlık meydanları doldurdu. İnsanlık, kendini zalimden, vahşetten ayırdı.
Bu ayrım, eşsiz bir ayrımdır. Bu ayrım, rahmet bulutları gibi, insanlığın susadığı tüm güzellikleri taşıyan ve dünyayı yeniden şekillendirecek, yeşertecek bir iklimin müjdesidir. İnsanlık, servet ve silahın, insanlığı köleleştirip yok etmekte kullanılmasına izin vermeyecek demektir. İnsanlık, gücünü ve imkanlarını, vicdanının emrinde, insanlığın hizmetinde kullanarak yeni bir dünya kuracak demektir. Bu, Darwin, Karl Marx, Fukuyama, Hitler, Bush ve Siyonizm’in hayal ve eylemlerindeki savaş, sömürü, tahakküm ve esaret kamplarının tam zıddı bir insanlık, barış, huzur ve Silm dünyası doğuracak ayrışım demektir. İnsanlığın vicdanını zulmün sultasından kurtararak vicdanıyla hareket etmesi demek, iyiye, güzele liyakat yoluna girmesi demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.