TRT, Obama, Ergenekon, İsrail
İleriye doğru (fütürist) tahminler yanılgılıdır. Ekonomi gibi, “iki kere iki dört eder” türünde dahi yanılgılar oluyor. Özellikle noktasal olaylarla verilen hüküm ve karamsarlıkla tehlike göstererek dikkat çekme meyli, yanılgı payını artırmaktadır.
Bütün milletin ve insanlığın kaderini ilgilendiren siyasi meselelerde ileriye bakmak mutlak bir zarurettir. Fütürist dikkat olmazsa yanılgı büyür, bedeli ağırlaşır. Bu değerlendirmelerde özellikle 4 husus çok önemlidir:
1) Tarih, veriler, ibretler geniş tutulmalıdır. Olayların, değişen ve değişmeyen değerler ışığında yorumu, olaylar kadar önemlidir. “Bu filmi çok gördük” tarzı şartlı bakış yanılgıdır. Şartlar değişir; gün yenilenir; kral ölür.
2) Delil ve detay tespiti, şartların gözlemlenmesinde, yalan söyleyen tarih ve yorum yanılgılarının özel bir dikkatle değerlendirilmesinde zaruret vardır. Aksi yorumsuzluktan da tehlikeli, sofist zincirinde yanılgı gibi yanlışı doğru bilmektir.
3) Akla, vicdana, ahlaka, hukuka ters işlerin sonu yoktur. Gizlilikte hayır yoktur. İnsanlık tarihi boyunca bu gerçekler değişmemiştir. Sürenin uzaması, toplumun liyakat seviyesinin yükselmesine bağlıdır. Sünnetullahta değişiklik yok. Allah seri-ul-hisaptır. Yalnız, zalimin sonunu hesap ederken mazlumun liyakatine de bakılmalıdır. Rahmete ümit, iman ve iradeyle sarılma gibi unsurlar da hesaba katılmadır.
4) Tahminlerde yanılma payı kaçınılmaz olduğuna göre, erişebilen bilgilerle ileriye bakmaya çalıştıktan, tedbirlerini bu bakışa göre hazırlamaya gayret ettikten sonra yapılacak iş, yanılma payı kadar bir ağırlığı mutlaka müspet tarafa, ümit tarafına koyarak zihin duru, ümit güçlü tutulmalıdır. Ümitsizliğe giden yol, çıkmaz sokaktır. Müslümanlar, hayal peşinde değildirler ama Allah’tan ümitlerini hiçbir zaman kesmezler. Karanlıkta kalmazlar. Şehitlik de, gazilik de aydınlıktır.
Bu bakış açısını, başlıktaki dört konuyla örnekleyelim:
1) TRT’de, bir-iki sene öncesine kadar böylesine müspet bir değişim hayal edilemezdi. Ama oldu. Son Filistin programı sanki altın bir taçtı. Aşağı yukarı aynı kadrolarla müspet ve önemli bir değişim... Alınacak çok yol var. İki gün denk kalmamalı. İngiliz BBC, itibarını kaybediyor. Öyle ki, konu, 120 milletvekili imzasıyla “Avam Kamarası”na kadar geldi. Ümit edelim ve çalışalım, inşallah TRT, dünyanın en güvenilir tahtına oturur, itibarlı, takip edilen bir numaralı dünya kanalı olur.
2) Obama’dan çok şey beklemek, şartların ağırlığıyla denk düşmüyor. Ama daha geçen sene, seçilmesini hayal etmek imkanımız yoktu. Karanlıktaki ışık hasreti ve irademizin yeter bir olgunluk ve liyakat doğurduğu kanaatiyle beklentimiz Allah’tan. Obama’dan isteğimiz iyilik için irade ortaya koyarak, adalet, barış ve huzur istemesidir.
3) Ergenekon ve İsrail vahşeti, her şeyden önce akla, vicdana, hukuka, insanlığa aykırıdır. Vahşetin sonu yoktur. “Zulümle abat olanın ahiri berbat olur.” Mesele bu neticeyi liyakatle elde etmek için ne derece gayretliyiz, hak ve hukukta birleşiyoruz, dayanışıyoruz ona bakmamız gerekiyor.
4) “Amerika devleti var mı yok mu” diye bir anket ne derece mantıksızsa, bu hüviyetteki bir Ergenekon ve İsrail vahşeti için de “var mı yok mu” anketi ve tartışması olmaz. Gün ışığı kadar açık gerçekler tartışılmaz. “TBMM, ancak 2/3 ekseriyetle toplanabilir” demeyi; İsrail’in Gazze’de çocuk, ambulans, hastane, okul ve camileri bombalaması, fosfor bombaları kullanmasını; Bush’un Amerika halkı adına uyguladığı, “Benden değilsen düşmanımsın” kriterini akılla, vicdanla, hukukla tartışmak mümkün değildir. Bunlar, yırtıcı bir hayvanın, güçle avını parçalaması gibi insanlık dışı bir kaba kuvvet eylemidir, vahşettir.
Uzun ömürlü ve şerefli neticeler, insanlıkla, hakla, hukukla elde edilir. Vahşetle alınan neticeler son derece kısa ömürlüdür. Sahibi için daima, ağır ve utanç yüklü felaket davetiyesi olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.