Oy vermek bir tercihin ifadesi, yani iradenin belirtilmesidir. Ne var ki yıllardan beri bu iradeyi çarpıtmaya, daha doğrusu insanların tercihi 'a' partisine yönelik iken bunun yönünü değiştirmek için artık klasikleşmiş bir taktik uygulanmaktadır. Bu taktik ise genellikle "Aman bölünmeyelim... Bölünürsek falan parti iktidara gelir" tarzında bir söylemdir. Her seçim döneminde tekrarlanır, adeta kampanyaya dönüştürülür. Halbuki bu tür kampanyalarla seçmenin iradesi çarpıtılmaya çalışılmak yerine adayın en iyisi bulunmaya çalışılsa daha iyi olmaz mı? Kaldı ki, "Aman bölünmeyelim. Bölünürsek falan parti iktidar olur" diyerek toplumu korkutarak seçmen iradesi değiştirilmeye devam edilecekse yapılan oylamanın bir seçim, milletin gönlündekini seçmesi anlamına gelebilir mi?

Görünen o ki, "Bölünmeyelim" kampanyasını yürütenler galiba iki partili bir sistemden yanalar... Bir yanda CHP, öbür yanda tarifi bile net olarak yapılmamış olan sağ bir kitle partisi... Bu parti zamana ve şartlara göre değişebiliyor. Bir zamanlar Adalet Partisi ya da Doğru Yol Partisi'ydi, daha sonraları Anavatan Partisi oldu. Şimdilerde de bu sağ kitle partisinin adı AKP olarak görülüyor. Geçmişte Demirel yandaşları her seçim döneminde "Sakın bölyünmeyin. Yoksa solcu CHP kazanır" kampanyası yürütürlerdi... Sanki, Demirel'in partisi inançlı insanlara sahip çıkıyormuş gibi... Kısacası, insanlar öylesine zorlanırlardı ki, kendilerini bu kampanya karşısında sağ kitle partisine oy vermeye mecbur hissederlerdi.

Şimdilerde yine benzer bir kampanya başlatıldı... Ortada bir genel seçimde olmamasına rağmen, kimisi istanbul'u ve Ankara'yı ele alarak, "Bakın buralarda AKP dışında bir başka partiye oy verirseniz CHP'nin adayı kazanır. Sakın buna imkan vermeyin" diyorlar...

İyi de o zaman AKP ve CHP dışındaki diğer partilerin seçime girmemesini mi istiyorsunuz? Çünkü, söylediğinizden bu çıkıyor... Kaldı ki, önümüzdeki seçimler mahalli seçimdir... Bu seçimlerde tüm sağ seçmeni AKP'de toplanmaya zorlarsanız yarın genel seçimlerde ne diyeceksiniz? Diyeceğiniz çok açık belli. O zaman bu kampanyayı daha güçlü dile getireceksiniz. Toplumu yıllarca buna zorladınız ve bunun sonucu olarak Demirel'e mahkum ve mecbur hale getirdiniz. Bugün geriye baktığınızda yaptığınızdan memnuniyet duyuyor musunuz?

Bu sistem devam edecekse şu ya da öbür partinin iktidar olması çok fazla birşey değiştirmez. Yok eğer "Aman bölünmeyelim" diyenler sistemin bu hali ile devamından şikayetçi değillerse onlara söyleyecek fazla bir sözüm olamaz... Çünkü, onların tercihi ve iradesi bu yöndedir. Ama hem sisteme karşı çıkıp hem de bir takım dostluklar ve ilişkiler sebebiyle kendinizi sağ kitle partisine mecbur hissediyorsanız siz bildiğiniz yolda hareket edebilirsiniz ama toplumu da kendinize benzetmek için bir takım dolaylı öcülerin arkasına sığınmanıza gerek yok.

Sözü uzatmanın anlamı yok... Saadet Partisi seçmenine de zaman zaman şirin görünme ihtiyacı duyan, hatta bu hususta samimi de olduklarını düşündüğüm bazı yazarların şimdilerde seçmeni yıllardan beri artık kanıksadığımız bir mantık ile korkutma çabalarına başlamış olmalarını üzülerek izliyorum. Bir yandan Saadet Partisi'ne beğenilerini sunarken öbür yandan "Aman ha bu partiye oy vermeyin. Sonra belediyeyi CHP" kazanır demek ciddi bir çelişkidir. "Sakın ola bölünmeyelim" kampanyasının sahipleri bunu söylerken ikili bir sistemden yana olduklarını da ortaya koymuş olmuyorlar mı? Elbette bir kişi iki partili bir sistemden yana olabilir, bunu samimiyetle de savunabilir.. Buna bir itirazım olmaz... Ben de karşı görüşümü ifade ederim. Ama ben falan partileri de beğeniyorum deyip ardından da toplmu ille de ikili tercihe zorlamak sanıyorum izahı mümkün olmayan bir tutumdur. Çünkü, ikili tercih yeni partilerin ortaya çıkmasına, onların zaman içinde büyüyüp alternatif haline gelmesine engeldir. Bir bakıma toplumun tercihini iki parti ile sınırlandırmak anlamına gelir.

İleri de bu konuya tekrar temas edeceğiz.