Hasan Aksay

Hasan Aksay

Auma ve Obama’nın yorumuyla!

Auma ve Obama’nın yorumuyla!

Manşetlik haberlerde halimiz? Yetki taşkınlıkları, akıl, mantık, vicdanla savaşta. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Ateş düşüyor vicdanına söylerken. Boğazın tıkanıyor. İyisi mi olayları kısaca hatırlatıp, Müslümana zulmün ruh halinin beyaz-zenci meselesindeki versiyonuna, Obama ve ablası Auma’nın yorumuyla bakalım.
İnsanlıkla şöhret ne kadar zorsa, zulümle tanınmak o kadar kolay: İzmir CHP’li Büyükşehir Belediyesi, öğrenci Gülgün Burşuk’a başörtülü fotoğraf verdiği için “öğrenci pasosu” vermiyor.
Geçen yıl, TBMM’nin yaptığı anayasa değişikliği ve YÖK’ün bu değişikliğe uygun olarak aldığı kararı gereğince 2 başörtülü öğrencinin kampusa girmesini engellemeyen, Ortadoğu Teknik Üniversitesi güvenlik görevlisi Soner Ercim’in, temizlik ekibine nakil, maaş kesme gibi işkencelerden sonra işine son veriliyor. Çukurova Üniversitesi’ndeki “Kariyer Günler 09” etkinliği konferansına katılan mühendis Esin A., başörtülü olduğu için konferanstan çıkartılıyor.
Seçim sandık kurulları da kamusal alanmış. Başörtülü ve sakallı Müslümanın seçim hakkı, 3-4 kişinin lutf-u ihsanına mı kalıyor?
“Kenya, Batı’nın Afrika’daki en sadık öğrencisi” diyen Hüseyin Barak Obama’nın Kenya’ya ilk gelişi. Yüksek tahsilini Almanya’da yapan ablası Auma’yla lokantaya gidiyorlar. Garsonların ilgilendiği yok. Obama anlatıyor:
“Bir Amerikalı aile geliyor, Afrikalı garsonlardan ikisi derhal fırladı. İkisi de sırıtıyordu. Bize hâlâ servis yapılmadığı için, mutfağın önünde duran iki garsona, bir şekilde bizi görmediklerini düşünerek işaret ettim. Bir süreliğine bakışlarımı görmezden gelmeyi başardılar. Sonunda uykulu gözleriyle daha yaşlı bir adam insafa geldi ve bize iki mönü getirdi. Yine de tavrı kızgıncaydı. Birkaç dakika sonra geri geleceğine dair hiçbir işaret vermedi. /../ Amerikalılar çoktan yemeklerini almışlardı.
Auma ayağa kalktı, “Gidelim!”
Bizi izleyen garsona doğru yürüdü, “Kendinden utanmalısın” dedi ona. Sesi titreyerek, “Utanmalısın!”
Garson kaba bir şekilde Swahilice yanıt verdi.
“Kendi insanlarına köpek gibi davranamazsın. Burada...”
Cüzdanını açtı. Bin şilinlik banknot çıkardı. /../ Yere attı. Sokağa çıktı. Birkaç dakika boyunca, /../ belli bir yön olmaksızın dolandık...
Garsonumuz siyahların yönetiminin geldiğini biliyor muydu? /../ “Uhuru!” haykırışlarını ve yeni bayrakların yükselişlerini!
Fakat şu anda bu hatıralar ona neredeyse fantastik görünebilirdi. Bağımsızlıktan önce toprakları idare eden aynı insanların, hâlâ aynı toprakları idare ettiğini öğrenmişti.
Ve ona, neokolonyalizmin çıkarlarına veya buna benzer başka bir şeye hizmet ettiğini söylerseniz, “Evet” diye cevap verecekti.”
“Toplum meselelerinde örgütlü güç kazanır.
Millet örgütsüzdür” hesabıyla, “Çıkar güçten yana olmaktır” diye millete zulüm, zavallılıktır. Millet birliğini tahrip ederek, makam ve imkân için neokolonyalizme hizmet hıyanettir. Auma’nın ihtarını hak etmektir.
Zulümle sergilenen bu tavrın ayrımcılığını ortadan kaldırmak için milletçe Auma’nın ikazını yaparak demokratik yaptırım gücü doğurmakta mutlak zaruret vardır. Şunu da hatırlatalım: Demokrasi denen şey, millet örgütüdür. Sadece biraz ağır işler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi