Nereye kadar değişim?!.
Bahar Bayramı adı altında 1980'e kadar 1 Mayıs tatil olarak kutlanıyordu. 12 Eylül 1980 Darbesinin ardından 1977 yılında Taksim'de yaşananların da tesiriyle 1 Mayıs tatil olmaktan çıkartıldı. 1 Mayıs'ın tatil olmaktan çıkartılmasının gerekçelerinden birisi de çok fazla tatil olduğu, bunun da ekonomiye zarar verdiğiydi. Yani 1 Mayıs'ın tatil olmaktan çıkartılmasını isteyenler bu tür gerekçelere sarılıyorlardı. Bu gerekçe ülkemiz açısından bugün de geçerliliğini korumaktadır. Halbuki gerçek bu değildi. 1 Mayıs sol örgütlerin gövde gösterisi yaptığı bir güne dönüştürülmüş, darbeciler de bundan duydukları rahatsızlık sebebiyle 1 Mayıs'ı tatil olmaktan çıkartmışlardı. Yani tamamen ideolojik bir yaklaşım söz konusuydu.
Aradan 29 yıl geçtikten sonra AKP iktidarı 1 Mayıs'ın bu defa "Emek ve Dayanışma Bayramı" adı altında tatil edilmesi için harekete geçti. Bu olay bazı gazetelerde "Değişim 1 Mayıs'la başladı" başlığı altında verildi. Peki bu gerçekten AKP iktidarındaki değişimin bir başlangıcı, bir ilk adımı mıdır? 1925'den 1980 darbesine kadar zaten var olan ve Bahar Bayramı olarak kutlanan bir günün 29 yıllık bir aradan sonra yeniden tatil ilan edilmesinin bir değişim olarak nitelendirilmesi doğru mudur? Yoksa olay darbe döneminde kaldırılmış bir tatilin 29 yıl sonra tekrar hayata geçirilmesi ile aslına mı dönmüş olmaktadır?
Maksadım 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesini tartışmaya açmak değil. "Değişim 1 Mayıs'la başladı" değerlendirmesini tartışmaya açmak ve 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesiyle başladığı ileri sürülen değişimin nereye kadar varacağının sorgulanmasıdır. Bu arada 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesinin her yıl yaşadığımız "Kutlamaların Taksim'de yapılması-yapılmaması" tartışmalarını gündemden çıkarmamış olmasının değerlendirilmesi gerekiyor. Görünen o ki, bazı işçi sendikaları ile sol örgütler için 1 Mayıs'ın resmi tatil olup olmaması önemli değildir. Önemli olan kutlamaların Taksim'de yapılmasına izin verilmesidir. Halbki 1 Mayıs'ı resmi tatil yapma kararı alan AKPiktidarı bu isteğe karşıdır. Elbette bu karşı oluşun bazı sebepleri vardır. Geçmişte yaşanmış olan kanlı olayların korkusu hala yüreklerdedir. Taksim'de mitinge izin verildiği takdirde bir provakasyonun yeni facialara yol açabileceği endişesi ister istemez her yıl gündeme geliyor. Demek istediğim o ki, 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesi bazı çevreleri Taksim'de miting yapma düşüncesinden vazgeçirmemiş, aksine bu istek daha da yüksek sesle dillendirilir olmuştur.
Değişimden söz etmişken birden bire Azerbaycan'ın ülkemize karşı kırgınlığının gündeme gelmesi dikkat çekicidir. Çünkü, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin canlanması söz konusudur. Bu durum ister istemez can dostumuz Azerbaycan'ı rahatsız etmiş, Türkiye tarafından Ermenistan'ın kendilerine tercih edildiği gibi bir duyguya kapılmalarına yol açmıştır. Bir bakıma bu dostu tarafından tekedilmişlik duygusudur. Elbette Ermenistan'ın Azerbaycan'a tercih edilmesi mümkün değildir. Bunu hiçbir TC Hükumeti düşünmez. Ancak, görünen o ki, AKPiktidarı kendisini ABD ve AB tarafından sıkıştırılmış görüyor. Ermenistan Karabağ konusunda bir adım bile atmamışken, Türkiye uzunca bir süreden beri bu konuda dolaylı da olsa aracılık yapmaya çalışırken birden bire Obama'nın gelip gitmesinin ardından Ermenistan ile bir dizi ilişkinin gündeme gelmesi ve bunların özellikle Batı medyası tarafından gündeme taşınması ister istemez Azerbaycan'ı rahatsız etmiştir. Çünkü, Azerbaycan'ın Türkiye'den kopartılması Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ın elini güçlendirecektir.
Bu noktada temennimiz Ermenistan'la ilişkilerin birden bire canlandırılması da bir değişimin bir adımı olmamasıdır. Çünkü böyle bir değişim dış politikada Ermenistan'ın Azerbaycan'a tercih edilmesi anlamına gelir.
Değişimden söz etmişken Obama'nın konuşmasında dillendirdiği Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması isteğinin ardından meselenin halli için Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği haberleri bir anda medyada yer almaya başlamış bulunuyor. İnsan ister istemez bu da mı değişim sürecinin bir paçasıdır, sorusu akla geliyor.
1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesi kendi iç meselemizdir ama gerek Ermenistan ile ilişkiler gerek Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması uzun yıllardan beri devam eden dış politikada ciddi değişikliklerin gündeme gelmesi demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.