Anayasa için tecrübelerden yararlanmalı, fakat...
Yeni, ileri, milletin ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasa isteyip yapabilmek, öncelikle ağır, zulüm kokan psikolojik havanın alışkanlıkla tabiileşen baskısından kurtulmaya özel bir dikkat gerektirmektedir. Sigara dumanına boğulmuş salonların insanı, sigara kokusunun farkına varamıyor. İslamofobi’nin, İslam ülkelerindeki yansıması olan İslam düşmanlığının, ağır ve kirli havasına dikkat etmek, farkında olmadan şartlanmışlık içinde kalıp, gerçeklerden uzaklaşmamak, özgür ve tarafsız düşünebilmek için şarttır.
Tercüme yasalar yaptık. Ünlendirilmiş bilim adamlarımızdan, “intihal” bilim hırsızlığı yapanları gördük. Ekonomik refah hayali propagandasına dayalı AB sevdasının gölgesinde, ahlak, erdem ve insani değerlerimize açılan, bitmeyen kin ve zulümler ödüllendirilmek için gösteriler yaptı. Fişlendik, kızların okuma hakkı alındı, özgürlük diye sokakta arabalar yangına verildi. Ahlak, edep ve tarih karşıtlığı, içki sevgi ve baskısı zehirli meyveler verdi. Her gün yenilenerek süreklilik kazanan felaketler alışkanlık doğuruyor, dikkat ve yapıcı reaksiyon zayıflıyor. Bu demektir ki, toplumun sağlıklı sosyal ve siyasi aktivitesi, tepki ve inşa gücü ihtiyarlıyor. İhtiyarlamak, sona, ölüme yaklaşmaktır.
Batı tecrübelerini şablonlaştırmak, alışkanlıkla aşılmaz sınırlar, kırmızı çizgiler haline getirmek, kendi kendimizi tutsak yapma, zindana atmaktır. Batı’nın aile yapısından eroin içki iptilalarına, demokratik sistemdeki ilk durumu yozlaştırarak sürdürmesine kadar, Batı’dan başka bir değer ve hedef tanımayan şartlanmışlık, ciddi bir felakettir. Özellikle anayasa yaparken, şartlanmışlığa varan böyle alışkanlıkları özel bir dikkatle bertaraf etmek mutlak zarurettir. İçki, eroin, eşcinsellik, ailede yozlaşma gibi felaketleri, “Batı bizden bunları istiyor” diye kendi değerlerimizi fedaya varacak imkan ve teşviklerle desteklemek, ölümsüz değerlerimizi ücretli tetikçilerin ve asırlık kinlilerin hoyrat saldırı ve tahribatlarına maruz bırakmaktır.
Yeni Anayasa’da Batı değerleri değil, kendi değerlerimiz esas olmalıdır. Örneğin, çifte standartlı, lastikli, Yahudi’ye başka, Müslüman’a başka; uygulaması zalimin keyfine bırakılan, “Fransız laikliği” değil, insan haklarının öngördüğü, ileri, adil, din özgürlüğü tarifiyle tüm insanlığa örnek olacak bir laiklik olmalıdır. % 98’i Müslüman bir ülkede “gay”lara, “lezbiyen”lere açık, inancını yaşamak isteyen Müslüman’a kapalı bir üniversite olmaz, olamaz. Bir an için farz edilse? Huzur ve saadet kalmaz. Ruh ve insanlık ölür. Ruhsuz robotlardan millet ve devlet doğmaz. Böyle bir zulüm tasavvuru, ancak hasta bir ruhu ifade eder.
Anayasamız, devlet-millet kaynaşmasını, siyaset ve adalete güveni en üst seviyeye yükseltmek; özgürlük, ekonomi, sosyal gelişme ve dayanışmanın sağlıklı yürütülmesini dikkate alarak yapılmalıdır. Tarih ve günümüz deneyimleri şablon değil, yararlanılması gereken imkanlardır. Demokratik sistemde Batı tecrübesinin önemi ve önceliği vardır. Ancak bunlar çağın gerisinde kalmış ve yozlaştırılmıştır. Özellikle iki neden önemlidir. Birincisi: Demokratik sistem gelişen imkanlara paralel olarak geliştirilmemiş, aksine halktan uzaklaştırılmak, koparılmak için ne lazımsa yapılmıştır. İkincisi, sistem tartışmasına imkan bulamayan halk, sisteme yabancı kalmakta, bu da sistemin istismarına ve güven kaybına yol açmaktadır. Fransız masonları, başörtüsü konusunda Türk masonlarına, “Halkın % 80’i istese kıymeti yok. İzin vermeyin” demedi mi? O zamanki Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nun, “iktidarın % 35 ile değil, % 95 ile gelmesinin dahi bir anlam ifade etmeyeceği” sözleri? Demokrasinin güç odakları zihninde nasıl bir hale geldiğini göstermiyor mu?
Yeni bir anayasanın acil bir zaruret olduğunun herkesçe kabul edildiği bu zamanda, demokrasi uygulamalarının çağın gelişmelerine ayak uyduramaması ve yozlaştırılmasına, itibar kaybına yol açan nedenleri ve bunların önlenme çarelerini tartışmak herkes için sorumluluktur. Gelecek yazımızda bunu yapalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.