Her Başbakan'ın gelişmelere göre kabinesinde değişiklik yapması doğaldır. Ancak, her kabine değişikliği bir takım kırgınlıkları da gündeme getirir. Her milletvekilinin gönlünde bakanlık yatar, bunun yadırganacak bir yanı da yoktur. Milletvekili adaylığı ile seçimi kazanma heyecanı sarar. Milletvekili olup Millet Meclisi'ne girildikten sonra da Bakanlık hayalleri zihinleri süsler. Bu heyecan Bakanlar Kurulu'nun Başbakan tarafından açıklanması ile ya gerçeğe dönüşür ya da yerini kişiden kişiye değişen tonda bir burukluk alır. Bu burukluk bazılarında hayal kırıklığına kadar gidebilir. Bir bakıma Bakanlar Kurulu'nun açıklanmasının arkasından milletvekillerinin beklentilerine göre burukluk ya da hayal kırıklığı söz konusu olur. Ama, birkaç gün içinde bu burukluğun yerini durulma alır. Elbette bir parti ile bir takım makamlar uğruna yollarını birleştirmiş olanlar eğer bakanlık koltuğundan uzaklaştırılmış iseler bir süre sonra onlardan bir takım farklı sesler yükselmeye başlar, hatta partileri ile yollarını bile ayırabilirler. Bunu söylerken AKP'yi de kesinlikle böyle bir sonuç bekliyor diyor değilim. Ancak, geçmişte bunun benzerleri yaşandığı için hatırlatıyorum. Sanıyorum Başbakan Erdoğan yeni kabine listesini belirlerken tüm bu ihtimalleri dikkate almıştır.

Dikkate alınan bir başka husus ise bir takım parti içi ve dışı dengelerdir. Bu dengelerin dikkate alınmasının çok doğal olduğudur. Sanıyorum bu noktada kabine değişikliğinde seçim sonuçlarının da belirleyici olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Bunun kabine değişikliğine iki türlü tesiri olmuş olabilir. Birincisi bazı bakanların illerinde belediye seçimlerini kaybetmiş olmaları onların siyaseten başarısız sayılmalarına vesile olmuş olabilir. Olabilir diyorum tek ölçünün bu olmadığı da ortada. Çünkü, AKP belediyeyi Manisa'da da kaybetti ama bu ilin milletvekili Bülent Arınç kabineye Başbakan Yardımcısı olarak girmişti. Hemen belirteyim ki girmesi de iyi olmuştur. İkincisi AKP oylarındaki gerileme ve bu oyların ne tarafa yönelmiş olduğu da yeni kabinenin belirlenmesinde etkili olmuşa benziyor. Özellikle Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı olarak Milli Güvenlik Kurulu'nda ve Bakanlar Kurulu toplantılarında Başbakan'ın hemen sağ yanında yer alacak olması bazı dengelerin gözetildiğini gösteriyor.

Kabine değişikliğinde dikkat çeken bir başka husus ise ekonomiden sorumlu bakanlar arasındaki ciddi yer değiştirmeler ve yeni atamalardır. Başbakan belli ki ekonomiden sorumlu bakanların kriz ortamında yeterli performansı göstermediklerini düşünmüştür. Bu arada akla Ali Babacan'ın Dışişleri Bakanı olarak ne kadar başarılı olduğu ve ekonomide ne ölçüde sonuç alabileceği sorusu geliyor. Çünkü, Babacan'ın Dışişleri Bakanı olarak başarılı olamadığı kanaati yaygındır. Elbette önemli olan Başbakan'ın değerlendirmesidir.

Bu arada akla gelen bir başka husus ise seçimlerde AKP'nin aldığı oy oranındaki gerileme ve bu gerilemenin hangi partilere oy kaymasından ileri geldiğidir. Son seçimlerin ortaya koyduğu önemli bir gerçek Saadet Partisi'nin ilk genel seçimlerde alternatif haline gelecek olmasıdır. Bu açıdan son kabine değişikliğine bakıldığında Saadet Partisi'ndeki oy artışının kabine değişikliğinde etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz.