Sorun ''zaman''da değil, zihinde

Sorun ''zaman''da değil, zihinde

Hiçbir ülkede örneği bulunmayan son derece ilkel bir yasağın, hiç değilse üniversitelerde ortadan kaldırılması gündeme geldiğinde tanık olduğumuz birtakım tepki ve manzaralar, ülkemizde bazı çevrelerin nasıl da sadece inanç karşıtlığına dayanan bir demokrasi ve çağdaşlık peşinde olduklarını bütün açıklığıyla ortaya koydu.
Ne dünyanın 500 kaliteli üniversitesi arasına bir tek üniversite bile sokamadığımızdan dolayı bir tek tepkileri oldu bugüne kadar, ne öğretim üyelerini neferleştiren YöK idari sisteminden, ne de başta “yayınlanmış makale sayısı” olmak üzere birçok kriter açısından üniversitelerimizin resmen döküldüğüne dair birçok rapor yayınlandığında…
Ne zaman ki üniversitede okumak isteyen başörtülü kızların önünü açmaya çalışan bir yasal düzenleme söz konusu oldu; bir anda küplere bindiler ve yollara döküldüler.
Düzenlemeyi, doğrudan laiklikle ilişkilendirerek mahkum etmeye çalışan anlayışların ciddiye alınır bir yanı yok.
Kızlarımız başörtüleriyle okurken Türkiye laik değil miydi yani?
Dahası, bu ilkel yasağın tek uygulandığı ülke Türkiye olduğuna göre, dünyada -Fransa da dahil- bizden başka laik ülke yok mu?
Kaldı ki zaman zaman CHP lideri Baykal da dahil, “Bu işin toplumsal mutabakatla çözülmesi gerektiğini” belirtenler bile, son tahlilde, bu işin laiklikle bir ilişkisi olmadığını –zımnen dahi olsa- itiraf ve beyan etmiş olmuyorlar mı?
Herhalde başta CHPliler olmak üzere kimse, laikliğin toplumsal mutabakat söz konusu olduğu takdirde ortadan kaldırılabilecek bir anayasa ilkesi olduğunu düşünmüyorlardır.
Toplumsal mutabakat konusunun artık iyice suyunun çıktığı açık.
Toplumun çok büyük çoğunluğunun bu sorunun çözümünden yana olduğu, bütün araştırma ve anketlerin ortaya çıkardığı tartışma götürmez bir gerçek.
Nitekim düzenlemeye en sert şekilde karşı çıkanlar, sadece “Hükümet emri vaki yapmaya kalktı. Oysa bu sorun toplumsal uzlaşmayla çözülmeliydi” demekle yetinmeyip ekliyorlar:
“Sırası mıydı şimdi? ülkenin birçok sorunu varken, şu anda başörtüsü meselesini gündeme getirmenin zamanı mıydı? Dünyadaki birtakım krizlerden dolayı ekonomiye odaklanmak gerekirken başörtüsünü ülkenin bir numaralı gündemi haline getirmenin ne faydası var?”
Bu çevrelere sormak lazım:
Size göre şimdi zamanı değilse, acaba zamanı ne zamandı?
Sizin kafanızda bu sorunun çözümü için herhangi bir “zaman” var mıydı?
AK Parti ve MHP bu konuyu çözüm yolunda bir araya gelmeseydi, sittin sene geçse, siz, “Birçok kızımızın hayatı karardı. Birçoğu yabancı ülkelerin gurbet kokan şehirlerinde memleket hasreti çekiyor. Beyin göçü oluyor. Bir kısmı ise ona bile imkan bulamadığı için hayata küsüyor. Yahu artık şu sorunu çözelim, kanayan bir yarayı iyileştirelim” der miydiniz?
Tabii ki hayır.
çünkü onların mağduriyetlerini bir tek gün bile hissetmediniz.
Onların acıları bir tek saniye bile kahkahalarınızı bir anda kesecek bir iç sızısı yaşatmadı size.
Hatta kimilerine kalsa sadece eğitimden mahrum kalmalarıyla da yetinmiyor, başlarını açmadıkları takdirde ehliyet bile alamasınlar, nüfus cüzdanları bile olmasın, hizmetçilik ve hademelik dışında hayatta hiçbir iş yapamasınlar istiyorlar.
AK Parti önceki dönem tam 5 yıl iktidarda kaldı. Hem de 400’e yakın milletvekili sayısıyla.
Başörtüsü sorununun esamisi bile okunmadı yıllarca.
Hanginize yeterli geldi bu 5 yıl?
Siz de biliyorsunuz ki, değil 5 yıl 125 yıl geçse, gene de bir “zaman” yok bu sorunun çözümüyle ilgili olarak kafanızda.
Eskiden beri “Biz annelerimizin örtüsüne değil, türbana karşıyız” derdiniz.
Şimdi istediğiniz tarzda bir düzenleme yapılıyor ama gene karşısınız.
Gelelim, “Ekonomiye odaklanmalıyız. Bu ülkenin başka birçok sorunu da var” tezlerine.
Allahaşkına, başörtüsü sorunuyla ilgili yapılacak küçük bir düzenleme, diğer hangi soruna odaklanılmasının önünde bir engel teşkil ediyor?
Bu işi bu kadar köpürten ve ülkenin bir numaralı gündeme haline getiren sizsiniz.
Hem ülkenin bir numaralı gündemi yapıp hem de bundan yakınıyorsunuz; ne güzel.
Madem bu sorunu bu kadar tartışmanın ülkeye bir yararı yok, o halde çözelim gitsin ve kimse de bir daha bu “yararsız” konuyu tartışmasın.
Hele bir de “Efendim başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakmak, laikliğin arkasına dolanarak onu zayıflatmaya çalışmaktır” demezler mi?
Eğer meseleye böyle bakılacaksa, bu yasağın kalkmasını isteyenler de kalkmasını istemeyenlerin gerçek niyeti hakkında yığınla iddia ve kehanette bulunabilirler.
Bu hoşunuza gider mi peki?
Her şey bir yana, kendinize şu soruyu sorun önce:
Bu nasıl bir laikliktir ki, bir genç kız başını örtüp üniversiteye gittiğinde bile arkasına dolanılıp zayıflatılmış oluyor?
--------
münaşaka
CHP lideri Baykal, “örtünme sadece İslâm’da değil, bütün dinlerde var, sadece bizde değil bütün dünyada var” demiş.
Doğru ama…
Başı örtülü olanı eğitimden yoksun bırakmak sadece Türkiye’de var.
N’aber!
---------
sözünözü
Bu rejimle birlikte ortaya çıkan başörtüsü değil, başörtüsünün devlet tarafından bir “sorun” haline getirilmesidir.
(Prof. Dr. Mustafa Erdoğan)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi