Hasan Aksay

Hasan Aksay

Anayasa ve adalet

Anayasa ve adalet

“Adalet, mülkün esasıdır.” Herkese, hakkından emin olma, kimseye ayrıcalık ve zulüm yapılmayacağı güveninin adıdır. Onun için, geç kalan adalet, adalet değildir. TBMM Dilekçe Komisyonu’na gelen bir dilekçede özetle, “Tarla davam, babamdan kaldı. Çok uğraştı, ömrü vefa etmedi. Ben de ihtiyarladım. Dava bitmeden ölmek istemiyorum. Bitmesi mümkün değilse, ömrümün uzatılması...”
Siyaset özde iki farklı yapıdır. Bir yönü, beyin, vicdan, adalet fıtratını, milli iradeyi simgeler. Bu olmazsa devlet olmaz. Bütün devlet kurumları, bu kalbin hayatiyetiyle yaşar. Diğer yönü, icra, hizmet organıdır. Batı, bu yapılanmada çifte standarda sapmış, hile yaparak milli iradeyi, demokrasiyi, istediği zaman etkisiz bırakacak tuzaklar kurmuştur. Devlet kurumu olan adaleti, istediği ülkelerde siyasi iradeyi paylaşan bir kurum haline getirmeye müsait bir yapı doğurmaktadır.
Daha da zorlanırsa bu imkanların, uluslar arası yargı ve kurumlar yoluyla, kendisinin kontrol ettiği evrensel gizli örgütler vasıtasıyla denetlenmesine çalışmıştır. Tarih, akıl, vicdan gösteriyor ki, adalet kendisini kalp yerine koyamaz. Adalet ve siyasetin birbirine müdahale etmeme ve birbirini dengeleme sahası, icra, yani hükümetle adalet kurumu arasındadır. Kuvvetler ayrılığı, milli iradeyi paylaşmaktır.
Milli iradenin karar yetkisi kuşun canı, hükümetin icra yani hizmet görevi ile adalet, kuşun iki kanadı gibidir. Milli iradenin karar yetkisini adalet almaya kalkarsa devletin canı tükenir. Ülke ve millet, birilerinin sömürgesi haline gelir. Bu kanatın sağlığı, devlet kuşunu uçurur. Kanatların rahatsız ve uyumsuzluğu, kuşlarda olduğu gibi devletleri de yerlerde süründürür.
Bu konuda Batı samimiyetsizdir. Evrensel gizli örgütler, lobiler, medya ve propaganda gücüyle milli iradeyi saf dışı etme çabasındadır. Onun için çöküntü dönemini yaşamakta ve kendini yenileyememektedir. Komünizm’in çöküşü, Batı’nın kısmi çöküşüdür. Komünizm, materyalist düşüncenin zalim diktatörlüğü idi. Batı, aynı materyalizmin, özgürlük maskeli sömürgeciliğidir.
Adalet, keyfilikten, hissilikten, garezden, kinden, korkudan uzak, hak arayıştır. Sembolü terazidir. Bu teraziye hassasiyet kazandıran, ahlak, erdem gibi değerlerdir. Çıkarı esas alan materyalist zeminde, bu terazi doğru tartmaz. Yaşanan çifte satandartlar bu zeminin yamukluğundan kaynaklanmaktadır.
Çifte standartlı Batı ve taklitçileri, siyasetin kalp düzenini bozmuştur. Ahlaksız, adaletsiz siyaset olmaz. Fransız Başbakanlarından Kardinal Richelieu’nun “Raison D’état” gerekçeli “Reelpolitik”i, Bush ile “Benden değilsen düşmanımsın” haline, 28 Şubat 1997’de Türkiye’de, banka soygunundan üst düzey bürokrasiyi “Birifing”de toplayıp, kendilerini ayakta alkışlatmak noktasına taşındı...
Adalet, materyalist dünyada terazisini elinden düşürmüş, güven kaybetmiştir. “Babamız sigaradan öldü” diyen bir kişiye, milyonlarca dolar tazminat ödeten ABD adaleti, her yıl sığaradan ölen milyonlara kör. Şabat günü imtihana girmeyen Fransız Yahudi öğrenci için AİHM, özel imtihan yapılmasına karar verirken; inancı nedeniyle okuldan atılan Müslüman Leyla Şahin’e “sen vergini ver yeter” anlamında karar veriyor. Kendileri gibi, herkesi kör alemi sersem zannediyor. 29 Mart seçimlerinde, Yüksek Seçim Kurulu, seçim yapılan odanın bir masasını “Kamusal alan” olarak başörtülüye yasak, öbür masayı serbest yapıyor.
Türkiye’de, “Hamdolsun” demeyi, parti kapatma gerekçesi yapan savcı rahat. Anayasaya rağmen başörtülüleri üniversiteye almayan SDÜ Rektörü Metin Lutfi Baydar için soruşturma izni isteyen Isparta Başsavcısı Erol Tosun’u, HSYK görevden aldı.
Anayasa hazırlanırken ve oylanırken, Batı tecrübesinden yararlanılmalı. Fakat ufkumuz taklitle karartılmamalıdır. Öne geçmek esas alınmalı, sağlıklı bir adalet kurumu düzenlenmelidir. Eleştirilemez, 5-6 kişiyle, siyasi kararlar veren “Anayasa Mahkemesi” yerine, Türkiye’yi 150 bölgeye ayıran, tek dereceli, üç turlu seçimlerle seçilen senato tarafından kanunların kontrolü gibi alternatifler dikkate alınmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi