Siyaseti çirkinleştirmek!..
Anayasa değişikliği bir kez daha AKP tarafından gündeme taşındı. Taslak olduğu ve tartışmaya açıldığı belirtilen bir metin etrafında da tartışmalar başladı. Taslak metindeki pek çok değişikliğe katıldığımı ancak, bir yandan anayasa değişikliği için muhalefet ile uzlaşma arayışı içinde olacaklarını söyleyip hem de bir önceki anayasa değişikliğinde hükme bağlanmış olan Cumhurbaşkanının ve milletvekillerinin görev sürelerinin yeniden gündeme getirilmesini Ali Cengiz oyunu olarak görüyorum. Ve bu tür Ali Cengiz oyunlarının da siyaseti çirkinleştirdiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı'nın 7, milletvekillerinin 5 yıllık sürelerinin uzun olduğu düşünülerek bundan önce bir anayasa değişikliği gerçekleştirildi ve bu anayasa değişikliği halk oyu ile kabul edildi. Normal şartlarda bu durumda milletvekilleri ve Cumhurbaşkanının görev süreleri ile ilgili bir tereddüde yer olmaması, eğer bir tereddüt varsa bunun çözümü de yeni bir anayasa değişikliği olmaması gerekmez mi? Hem insana, niçin bundan önceki düzenlemeyi bir tereddüde mahal kalmayacak şekilde düzenlemediniz diye sormazlar mı? Anayasa değişikliği çocuk oyuncağı değildir ve iki de bir yapılması da doğru olmaz. İster istemez muhalefetin direnişi ile karşılaşılır. Bir yandan insan hak ve özgürlüklerini teminat altına alan, siyasete siyaset dışı güçlerin müdahalesini engelleyecek sivil bir anayasa yapılmasından söz edilirken getirip işi Cumhurbaşkanı'nın bu defaya mahsus görev süresini 7, milletvekillerinin de 5 yıl olmasını teklif etmek hem esas konuyu gündemden düşürmek hem de daha işin başında muhalefetin tepkisine zemin hazırlayarak işi yine çıkmaza sürüklemek anlamına gelmez mi?.
Bu köşede çeşitli kereler ifade ettim. Yeni sivil bir anayasa için toplumun tüm kesimleri ile uzlaşma iyi olur ama şart değildir. Çünkü, tüm partilerle uzlaşma halinde yeni bir anayasa hazırlamayı düşünüyorsanız bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını görmek gerekir.
Bu gerçek ortada dururken bir de hiç gereği yokken sanki milletvekillerine rüşvet veriyormuşçasına bu dönemin 5 yıl olmasını sağlamak için anayasa değişikliğini gündeme getirmenin mantığı olamaz.
İktidarın tavrı bu iken muhalefeti anlamak da mümkün değil. Muhalefet liderleri Baykal ve Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin bir defaya mahsus görev sürelerinin anayasa değişikliği ile yeniden belirlenmesine karşı çıkışlarını anlamak mümkün. Çünkü, ortada bilerek yada bilmeyerek iktidarın sergilediği bir yanlış tavır vardır. Ama, bu iki değişikliğe karşı çıkarken anayasa değişikliğine MHP ve CHP liderlerinin toptan destek vermeyeceklerini açıklamaları sanki aradıkları bahaneyi bulmuş olduklarının göstergesi değil mi? Muhalefet liderleri görev süreleri ile ilgili düzenleme dışında kalan hususlara destek vereceklerini açıklayamazlar mıydı?
Böyle derlerse bir uzlaşma zemini ortaya çıkabilirdi. Ama, maksat uzlaşma olmayınca değişikliğin tümden reddi gündeme geliyor. Yani ille de siyaseti çirkinleştirmek gerekiyor bizim liderlerimze göre.
Son günlerde dikkatimi çeken bir başka husus da Ahmet Davutoğlu'nun Parlamento dışından Dışişleri Bakanlığına atanmasına MHP lideri Bahçeli'nin Başbakanı kastederek "Liyakatli bir isim bulamamış" şeklindeki yaklaşımıydı. Haberi okur okumaz siyaset ancak bu kadar çirkinleştirilebilir demekten kendimi alamadım. Bir takım kurnazlıkların sergilendiği bu açıklamada AKP grubunda kırgınlıklara sebep olabilir miyiz düşüncesi yatıyor. Yapılan atama mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olmadığına ve Başbakanların kabineye Parlamento dışında bakan alabileceklerine göre konuyu böylesine politika malzemesi yapmanın adı siyasetin çirkinleştirilmesi değil midir? Kaldı ki Parlamento dışından bakan atanmasına karşı çıkan Bahçeli'ye Başbakan'ın "Aynaya bak, ABD'den Derviş'i getirdiniz" cevabı cuk oturmuş olsa da ülkenin çözüm bekleyen bunca meselesi varken karşılıklı laf yarışı ile vakit geçirilmesi doğru mu? Bu ülkeye yazık olmuyor mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.