Hasan Aksay

Hasan Aksay

Obama’nın İslam dünyasına hitabı

Obama’nın İslam dünyasına hitabı

Obama mı bu kadar farklı, yoksa bakanların gözlükleri mi? Obama’nın gelişi, İslam dünyasına hitabı çok farklı yorumlandı. Bu zıtlıklar, Obama’nın durumu bir tarafa, insanların ne kadar farklı yerlerden baktığını gösterdi.
Batı siyasetinin “reel politik” samimiyetsizliği mi? İnsanların beklenti farkları ve beklentiye göre yorum mu? Yorumcu samimiyetsizliği mi? Bir söz, 100 renge dönüşüyor. Bu durumda nasıl anlaşıp birleşeceğiz? Yalnızlaşıyoruz. Toplum olarak yaşamak, anlaşmak zorunda olan insanlık için yalnızlaşmak çıkmaz bir sokaktır.
Huzur ve saadet samimiyet, güven ve dayanışmadadır. Bunun ilk şartı, gizli örgütlerden, maskeli yüzlerden kurtulmak, etkilerini asgariye indirmektir. Evrensel gizli örgütler, güveni tahrip eden kurumlardır. Önemli konularda üst locadan gelen emre itaati zaruri kılan bir sistem, akıl ve mantık dışılığı doğurmaktadır. Robot üretmektedir. Normal bir kimsenin, bazı konulara gelince akıl, mantık tanımaması, genelde gizli talimatlardır. Gizli emri açıklayamayınca, “dün dündü” diyor. Demokrasi havarisi iken “darbeci, emanetçi” oluyor. “Üçte 1, üçte 2’den büyüktür. Onun dediği olmalıdır. O girmezse, TBMM toplanamaz” diyor. İçinde iki tane 1/3 olan 2/3’ün dediği olmayacak, tek 1/3’ün dediği olacak! Bu sistemde dünyada meclis olmaz, demokrasi kalmaz. Devlet çarkı dönmez. Zorba, “benim dediğim olsun da...” diyor.
Nizamla, akılla, vicdanla, realite ile çatışma kuvvetten başka hak tanımamaktan doğar. Bu tür zorba gücün kaynağı % 99 gizli dayanışmalar ve örgütlerdir. Açık dayanışmada utanma vardır. Reaksiyon doğar. Örgüt emrini yerine getirenler, görev yaptıkları tavrı içinde ödül bekliyorlar. Gizli örgütler bu nedenle, insanı insanlıktan çıkaran, akıl, mantık, vicdan ve insanlığa karşı tavır koyduran bir felakettir. Gizli bir locaya girmek, asit kuyusuna düşmektir. Çıkış imkanı yoktur.
“Reel politik” denen çıkarcı politikanın yolu, evrensel gizli örgütlerinden çok daha kısadır. Çıkmaz sokağın sonu adeta başından görülür. Çünkü siyaset dürüstlük mesleğidir. Hazreti Ömer’in yolu zirveye çıkar. Neron, Bürütüs ve emanetçilerin yolu gittikçe batağa saplanır. Her zaman böyle olmuş ve böyle olmaya devam ediyor.
İnsanların uzlaşacağı doğrular, ölçüler, değerler olmalı. Akıl, vicdan, düşünce bunun üzerine kurulur ve bunun için vardır. Bütün insani değerler bırakılır, insanlar, yalnız çıkarlarına göre tavır koymaya kalkışırlarsa, içinden çıkılmaz. Barış ve değerler kaybolur.
Adalet kurumlarında dahi ölçü kaybolmaktadır. Akılla, vicdanla, hukukla bağdaşmaz kararlar doğmaktadır. Vicdan terazisi kırılmakta, ölçüler kaybolmaktadır. Kaba kuvvet, “yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermektedir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bütün insanlığın gözüne baka baka bu tutarsızlığın ciddi örneklerini ortaya koymaktadır. Fransız Yahudi öğrenci, AİHM’e “İnancımdan dolayı imtihana girmedim. Benim için özel imtihan” diyor. AİHM, bu öğrenci için özel imtihana karar veriyor. Aynı mahkeme, inancı nedeniyle temel insan hakkı, okuma hakkı elinden alınan, okuldan atılan, müktesep hakları yakılan, diploma merasiminde geri çevrilen Müslüman kız öğrencilere kör bakıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze katliamına kör. Sudan’ın tek ilaç fabrikasının bombalanmasına kör. Sudan devleti başkanı, vatanının parçalanmasına izin vermeyince tutuklama kararı çıkarıyor!.. Bayan Mukaddes Eruygur, hangi mahkemenin ne tarafta olduğundan Sincan kehanetine kadar birçok şeye açıklık getirmese, tereddütte kalanlar olabilirdi. Gerçi halkımız, çok şeyi anlıyor. Örneğin başörtüsü yasağını, akıl, mantık ve hukukla izah eden çıkamayınca, millet düşünerek buluyor.
Obama’nın İslam dünyasına hitabına, “Şova dönük” veya “samimiyetsiz” diyenler var. Tersini söyleyenler var. “Şov” diyenlerin gerekçesi “Söz yeterli değil”. Doğru. Ama yalınkat. Genel gerekçe de yeterli değil. Nuh (a.s.) kavmine söz dinletemedi. Ferdi aşan olaylarda samimiyetsizlik için özel bir tahlil gerekir. Özellikle siyasi meselelerde...
Kararsız, şaşkın bekleyip duramayız. Yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylememiz gerekirken söylemediğimiz şeylerden de sorumluyuz. “Vakit nakittir.” Fırsatlar durağan değildir. Zaman kaybetmeden iyiden yana tavır koymaya, haksızlık ve zulümlere karşı durmaya mecburuz. İnsan olarak yola devam etmenin, “ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluk” olarak hayatımızı tamamlayabilmenin temel şartı budur. Aksi maymunluk olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi